• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Her toplumda toplumsal yapıyı oluşturan değerler, inançlar, gelenekler vardır. Bunları koruduğu gibi, toplumsal tutum ve davranışlara örnek olan mutlaka bir kitle vardır. Bunlara alim, filozof, öğretmen, ebeveyn diyebildiğimiz gibi farklı da isimlendirebiliriz.

Bu insanlar her zaman toplumsal yapıyı etkilemişlerdir. Kimi güç verip sağlamlaştırırken kimi de toplumsal yapıyı olumsuz etkileyerek farklı bir şekilde evirilmesine neden olmuştur. Kısacası Kabil-Habil meselesi ya da iyi ile kötünün mücadelesi demek de mümkündür.

Süreç içerisinde biri diğerini saflıkla, iş bilmemekle itham ederken diğeri ise iyilik düşünmeyen bir insanın ya da yapının kabiliyetini Kabil zihniyetine benzetmektedir. İyilik düşünen insanların mantığına baktığımızda muhabbet esnasında temel düşünceleri ön plana çıkabiliyor. Bu kitle bize bir şey sorduklarında hayırdır dediğimizde bize verilen cevap ‘’Bizim şerle işimiz olmaz’’ demeleri çok anlamlıdır.

Aslında basit gibi görünen bu söylem çok derin bir düşüncenin yansımasıdır. İyilik düşünen, insanlara koşan sevgi ve saygıda kusur etmeyen yerdeki bir dikeni, camı kaldıran mazlumları gözeten rahmani düşünen bir insanın ya da bir yapının şerle işinin olmaması ne kadar güzel ne kadar muazzam bir şey.

“Şerle işimiz olmaz” demek aslında iyiliği güçlendirip şer işlerini ortadan kaldırma niyetidir. İyi niyetliler şer işleriyle çok karşılaştıkları için ‘şer’in ne kadar kötü ne kadar anlamsız ne kadar manasız olduğunu çok iyi biliyorlardır. Bu insanların tutum ve davranışlarındaki mantık “kötülükleri tamamen yok edemeyiz, iyilikleri çoğaltabiliriz.” mantığıdır.

Gerçekten geldiğimiz nokta ‘şer’in ayak sesleri ‘şer’in her yerde kendini göstermesi başlı başına bir sorundur. Bu sorunu ancak deneyimli, kalp gözü açık, hep iyilik düşünen rahmani bir bakışı olan insanlar daha net görebilir. Netliği görebilen ve tehlikeleri sezebilen böyle insanları el üstünde tutmamız temel vazifemiz olmalıdır.

Onlara karşı sesimizi yükseltmemiz, saygısızlık yapmamamız onları her platformda pür dikkat dinlememiz gerekir. Gidip ciltlerle kitap okuyacağımıza onları sormak onlarla bir çay, kahve içmek belki daha hayırlıdır. Kitapları her zaman okuyabiliriz fakat böyle çınarlarla muhabbet etmek her zaman nasip olmaz.

Herkesin kenara itmeye çalıştığı bu kitleye sahip çıkmak kucak açmak hem toplumsal anlamda hem teolojik anlamda daha iyi daha hayırlıdır. “Dede nine siz buradasınız biz rahat konuşamıyoruz” sözleri belki de onları en çok yaralayan sözlerden biridir. Lütfen çocuklarımızı yetiştirirken toplumun sigortası olan bu kitleye karşı saygıda kusur ettirmeyelim. Bu insanlar toplumun aynasıdır. Herkesin bu kitleye bakıp kendine çeki düzen vermesi gerekir.

Bir toplum büyüklerine bakıp kendine çeki düzen vermiyorsa büyüklerine bakıp hayâ etmiyorsa şer galip gelmiştir. Şer’in her türlüsünden beri olmak istiyorsak rıza-i ilahiyi gözeten büyüklerimizi dinleyip onların her türlü davranışlarından dersler çıkarmalıyız. Rabbim; iyilik için çalışan, her durumda bize örneklik teşkil eden büyüklerimize sağlık sıhhat ve uzun ömür versin.

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları