Benzerlikler Çağrışım Yapar
Tarihi ve sosyolojiyi etkileyen, örneklik teşkil eden Efendimiz(s.a.v) yüzyıllar öncesinden bizleri şöyle uyarmıştır: “Hasta olmadan sağlığın kıymetini, fakir olmadan zenginliğin kıymetini biliniz…”
İnsanoğlu zaman içinde farklı değişimlere uğramış belki de çok zor durumda kalmıştır. Bu iki kriter insanın sosyal yapı içindeki konumunu ciddi anlamda etkilediği için Efendimiz(s.a.v) bu iki kritere dikkat etmemiz gerektiğini özellikle vurgulamıştır.
Sosyal yapı içinde konumu çok iyi olan, sevilen, sayılan, izzet ve şeref sahibi insanların en çok etkilendiği durumlardan biri de ekonomidir. Zaman içinde şahit olmuşuz ki ‘bu adam çok iyi bir insan evliya gibi biridir; fakat iki yıldır borcunu vermiyor.’ Bu ifadelerden yola çıktığımızda insanın konumu ne olursa olsun ekonomisinin iyi olması ya da bütçesine göre adım atması onun hayrına olacaktır.
Tarım toplumunda yaşamadığımız için insanların sağlığına ve ekonomisine dikkat etmemesi Sosyal rolünü ciddi anlamda etkiler. Ekonomi ve sağlık birbirini etkileyen iki faktördür. İnsan sağlığına dikkat etmediğinde çalışamaz hale gelir, bu da onun ekonomisini etkiler. Bu çıkarımı çok iyi bilen Efendimiz(s.a.v) karakter sahibi insanların özellikle bu konulara dikkat etmesini tavsiye etmiştir.
Bu konunun aile içinde iyi işlenmemiş olması, çocukların savurganlığı da aile büyüğünü, onun konumunu etkiler. Fertlerin bilinçsizce tüketimi, eşlerin sınırsız harcamaları karakter sahiplerini zor durumda bırakabilir. Küresel krizleri de düşünerek dengeli ve ölçülü adımlar atılması gerekir.
Dünyada hızlı değişimler yaşandığı için kimsenin hiçbir anlamda güvencesi yoktur. Bunun en güzel örneği son zamanlarda konuşulan koronavirüstür. Bir virüs insanların ekonomisini, sağlığını bu kadar etkileyebiliyorsa tarihte yaşanılan örneklerin ciddiye alınması gerekir.
Mesela Nemrut, yaptığı zulmün karşılığında bir sineğe maruz kalarak ne kadar aciz olduğunu göstermiştir. Bugün çok güçlü yani ekonomisi kuvvetli ülkelerin bir virüs karşısında ne kadar çaresiz kaldığına hepimiz şahit olduk. Bu örneklerden anlıyoruz ki insan Rabbine kulluk etmedikten sonra ne kadar güçlü olursa olsun zayıftır.
Bu yaşanılanlardan ders çıkarmak gerekirse sadece maddi boyut dikkate alınmamalı. İnsanın Maneviyatı da dikkate alınmalıdır. Çünkü insanı asıl ayakta tutan onun inancı ve değerleridir. Mana boyutu üzerinde derince düşünmek gerekir. Bir düşünce bir felsefe arıyorsak o da insanı ölümsüzlüğe götüren bir felsefe olmalı.
İnsan doğru yolda olduktan sonra hangi tür sıkıntı, felaketle karşılaşırsa karşılaşsın ona yabancı gelmeyecektir. Çünkü maneviyatı gereği çok iyi bilir ki tarihi gelişim içinde çok değerli insanlar bu tür imtihanlarla karşılaşmıştır hatta daha ağırını görmüştür. Bu kadar zor imtihanlar karşısında Allah’tan başka bir şey düşünmemişlerdir. Onun rızasını gözeterek hareket etmişlerdir. Ebedi bir konum veya ekonomik bir kazanım istiyorsak en kârlı iş Allaha kul olmaktır. Ölmeden önce ölmeyi bilmektir.
Selam ve dua ile…