• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Siyonist terör çetesinin Gazze’ye yönelik bombardımanı ve Batı ülkelerinin destek açıklamaları ile yetinmeyip yaptıkları devasa silah yardımları büyük sorgulamalara neden oluyor.

İslam Dünyasında Batıya daha hoşgörülü bakanların bir kısmında bile söylem değişikliği ve sorgulama süreci başlamış durumda.

Hakim kanaat şu şekilde:

“Batılı devletler için demokrasi ve insan hakları sadece stratejik bir söylem; onların uluslararası ilişkilerde gerçekten inandıkları tek şey güç ve hakimiyet.”

Kim ne derse desin HAMAS çizdiği profil ile yıllardır oluşturulan algıları çökertiyor.

Seçimle geldi ve büyük bir halk desteğine sahip durumda.

Şu anda sadece Filistin’de değil, dünyanın birçok yerinde Ebu Ubeye’nin açıklamalarına itibar ediliyor.

Yalanlar üzerinden tepinen ve insanları aptal yerine koyan Siyonist propagandanın aksine Aksa Tufanı, askeri olarak ve sivillerin zarar görmemesi konusunda  son derece başarılıydı. Düşük tempoda devam ettiği için dikkati çekmeyen Siyonist terörün, işgal, ilhak, infaz ve hukuksuzluklarının gizlenemeyecek şekilde ortaya çıkmasını sağladı.  Siyonist çetenin öfke ve çaresizlik anında Yahudi sivilleri bile vahşice katledebileceğine tüm dünya şahitlik etti.

Dünya bunu gördü ve insanlığını kaybetmemiş olanlar şahitliklerini ortaya koydular.

Birkaç örnek paylaşacağım:

Alman Jürgen Todenhofer, vahşete insani bir tepki gösterdi ve Alman Hükümeti özelinde Batı’nın faşist ve insanlık dışı yönüne işaret etti:

“Scholz Gazze'de ateşkese karşı. Ve böylece kadınların, çocukların ve yaşlıların öldürülmesine devam edilmesi için. Hastaneleri, ambulansları, anaokullarını bombalamak için. Çünkü onun kalbi yoktur ve korkaktır. İsrail güçlü, Filistin değil. Scholz insani düşünen bir “insan” değil.”

Norveçli Dr. Mads Gilbert, yaşananları tüm çıplaklığıyla gördü ve Gazze’den neler öğrendiğini söyledi:

“Güney Gazze hastanedeki cesur meslektaşlarım, yanmış çocukları ellerindeki şeylerle tedavi ediyor ve acıyı dindirmek için 'manuel vantilatörler' kullanıyorlar. İsrail'in Gazze'yi felç eden zalim topyekun kuşatması nedeniyle ağrı kesici bulunmuyor. Ancak Gazze'nin cesur halkı pes etmiyor, biz de pes etmemeliyiz!”

İngiliz Fiona Edwards, gücün yanında ahlak olmadığında ortaya çıkan barbarlığı gördü:

“ABD'nin İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere yönelik barbarca saldırılarına verdiği destek, dünya çapında milyonlarca insanın ABD'nin "dünyaya liderlik etme" konusunda hiçbir ahlaki meşruiyeti olmadığını fark ettiği bir durumla sonuçlanıyor. Aslında ABD insanlık için büyük bir tehdittir.”

Daniel Haqiqatjou, Batı’da yaşayan bir Müslüman olarak, İslam dünyasındaki münafıklara dikkat çekti:

“Ne zaman Medhalileri Filistinlilere ihanetlerinden dolayı eleştirsem, yanıtlardaki bazı aptallar şöyle diyor: "Neden ümmeti bölüyorsunuz?! Sadece düşmana odaklanın!"

Allah Kur'an'da neden münafıklar hakkında bu kadar çok ayet indirmiştir? Allah neden hain münafıkları ayırarak ümmeti "böldü"? Allah neden sadece açık düşmanlardan bahsetmedi? Düşmanla mücadele etmek, içinizdeki düşmanla mücadele etmeyi gerektirir. Madhaliler, Filistinli kardeşlerimize karşı durmadan Siyonizm'i ve İsrail'i savunuyor. Kendilerine "Müslüman" demeleri bizim yanımızda oldukları anlamına gelmiyor.”

Sanırım birçok kimse durup da kendini değerlendirmeye aldığında Aksa Tufanı ile birlikte yaşadığı değişimin farkına varacaktır. İslam dünyasının önemli düşünürlerinden Taha Abdurrahman, bu değişime işaret ederek meseleye daha temelden yaklaşıyor.

Taha Abdurrahman çok önemli şeyler söylüyor:

“Bugün Filistin direnişi ümmetin tarihini yazıyor. Yaptıklarıyla insanların zihinlerini uyandırarak ve göz kamaştırıcı eylemleriyle onların özsel, bireysel ve toplumsal olarak kendilerini gözden geçirmelerine sebep olarak aydınlığa giden yolda insanlığa öncülük ediyor.

Aksa Tufanı insanın yeni değerlerle kendi özünü keşfettiği, İsrail iradesinin köleleştirici değerlerinin yaygınlık kazandığı bir vasatta yeni kavramlarla özgürlüğünü aradığı, sapkınlık değerlerinin yayıldığı bir gerçeklikte yeni şartlarla fıtratını yeniden kazandığı bir aşama, medeniyet için yeni bir başlangıç, ümmet için yeniden diriliş, insanlık için yeniden doğuştur.”

Yazarın Diğer Yazıları