• DOLAR 32.467
  • EURO 34.903
  • ALTIN 2401.561
  • ...

Filistin halkı ve işgale karşı direnen hareketler, yaşanan siyasi gelişmeler ve işgalci çetenin askeri müdahaleleri sonrası direnişten başka bir yolun kalmadığının farkında.

Direnişe karşı çıkıp da körfezin ve küresel güçlerin dümeninde yol alanların da nihayetinde “kullanılan araçlardan” başka bir şey olmadığı net olarak ortaya çıktı.

İşgale, ilhaka, yargısız infazlara, şehidlerin naaşının alıkonulmasına karşılık hiçbir ciddi adım atmayan işbirlikçi Ramallah hükümeti, direniş savaşçılarını, siyasi hareket öncülerini tutuklamaya devam etmektedir.

İşgalci çetenin Nablus kuşatmasından sonra Cenin kenti ve mülteci kampında gerçekleştirdiği terörist saldırıya İslami Direniş hareketleri ciddi bir karşılık verdiler. Ağır silahlara, uçak ve helikopterlere rağmen şehadetten bir an bile kaçmayan İslami direniş erleri çeteyi çekilmek zorunda bıraktı. Oysa çekilmeden bir gün önce operasyonun sonuna kadar devam edeceği terörist elebaşı Netanyahu tarafından dile getirilmişti.

Birkaç günlük dünya menfaati ve siyasi çıkar için işgalci çete ile işbirliği yapan Abbas ve adamları katliam ve yıkım devam ederken hiçbir girişimde bulunmadılar. Yaptıkları açıklamalar artık rutine dönüştüğü ve hiçbir samimiyet taşımadığı için kimsenin de ilgisini çekmedi.

İşgalci katiller çekildikten sonra Abbas ve adamları asıl görevlerine döndüler ve “işbirlikçiliğin gereklerini” yerine getirmeye başladılar.

Mahmud Abbas, 11 yıl sonra geldiği Cenin’de şunları söyledi:

“Halkın birliğine, güvenliğine, emniyetine ve istikrarına uzanan eli keseceğiz. Ülkenin birliğine ve güvenliğine zarar veren herkes hoşnutsuz kalacakları bir tepkiyle karşılaşacak ve buna izin verilmeyecek.”

Bu cümlelerdeki Siyonist dili, uşaklık kompleksini görmek için çok çaba sarf etmeye gerek yok!

Öyle ya güvenlik yok, çünkü işgalci teröristler her gün infazlar gerçekleştiriyor. Her gün “yerleşim yerleri” adı altında Filistin halkına ait yerlere el konuyor, ağaçlar kesiliyor, ibadethaneler tahrip ediliyor, Mescid-i Aksa saldırıya uğruyor.

Ama Mahmud Abbas, işgalci teröristlere değil, onlara direnen İslami direniş hareketlerine tepki gösteriyor ve tehdit ediyor.

Direniş grupları ise büyük bir sabırla mücadeleyi devam ettirirken Ramallah Hükümeti ile karşı karşıya gelmemeye çaba harcıyorlar.

İslami Cihad hareketinden Davud Şihab şunları söyledi:

“Hareketimiz herhangi bir siyasi veya parti hesabı olmadan işgale direnmek isteyen her grupla iş birliği yapmaya hazırdır. Bu nedenle Fetih Hareketi'nin kademeleriyle ve üyeleriyle büyük bir iş birliği içindeyiz. İslami Cihat Hareketi'nin Filistin Yönetimi ile bir sorunu yoktur ve onunla herhangi bir çatışmaya girmeyi düşünmemektedir.”

Ancak herkes biliyor ki, İşgalcinin operasyonları kadar işbirlikçilerin tutuklamaları da direnişi zayıflatma amaçlıdır.

Bu arada işbirlikçilerin hedefi sadece İslami direniş değil. Kimi solcu gruplar hatta Fetih hareketinin içinde direnişten yana olan kişiler bile işgalcilerin isteği doğrultusunda hedef alınabiliyor.

Mesela Ahmet Saadat olayı…

İşgalcilere yönelik direniş eylemlerine katılan FHKC’nin lideri olan Saadat, işgalci bakan Rehavam Ze’evi’nin 2001 yılında öldürülmesi olayında parmağı olduğu iddiasıyla işgal mahkemesince 30 yıl hapse mahkum edilmişti.

Ama Saadat’ı tutuklayan Ramallah hükümeti oldu.

İşgalcinin arayıp da bulamayacağı bir şeydi. Eriha cezaevini basıp Ahmet Saadat’ı kaçırdılar ve o zamandan beri Siyonist zindanlarında tutuluyor.

Türk solundan bir grup bakın olayı nasıl yorumlamış:

“FHKC genel sekreteri Ahmet Saadat yoldaş 15 Ocak 2001 tarihinde, Filistin’in Ramallah kentinde esir alınmıştır. Bu esarette Filistin özerk bölge yönetiminin rolü, ortaya çıkan sorunun en üzücü yanını teşkil etmiştir. Gerici yönetimler, israil’le el ele vererek direnme kahramanlarını tutsak almıştır.”

Halka yönelik zülüm ve katliamda sınır tanımayan Katil Esad’a destek veren “insanlık yoksunluğu” çekenlerden farklı bir şey de beklenmez zaten.

İşin aslı Ahmet Saadat’ı yakalayıp işgalciye teslim eden işbirlikçiler solcu ve ulusalcıdır.

İslami direniş ise “esir takasında” hem Ahmet Saadat hem de Mervan Barguti için ısrar etmişti.

Yazarın Diğer Yazıları