• DOLAR 34.661
  • EURO 36.358
  • ALTIN 2935.144
  • ...

Hasan Sabaz / Haber yorum

Siyonist terör çetesinin Kudüs’teki gasp faaliyetleri ve Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıları sonrasında büyüyen gerginliğin çözümüne yönelik dünyadan hiçbir adım atılmayınca Gazze’deki direniş hareketleri devreye girmiş ve “Kudüs Kılıcı” operasyonu başlamıştı.

Normalleşme adı altında Siyonist çetenin dümen suyuna giren işbirlikçi bölge ülkeleri, terör çetesinin tüm insanlık dışı saldırılarına, cinayet ve tacizlerine rağmen İslami direniş hareketlerini suçlamaktan geri durmadılar.

Avrupa’dan da beklenen açıklamalar geldi ve işgale, ilhaka, gaspa ve mabetlere yönelik saldırılara değinilmeden “katilin cinayet işleme hakkı korunmalı” anlamına gelecek ifadeler kullanıldı.

En dehşet verici açıklama ise ateşkes sonrası Amerikan başkanının yaptığıydı.

ABD Başkanı Joe Biden, israil'e verdikleri güvenlik taahhütlerinde bir değişiklik olmayacağını vurgulayarak, "Bölge ülkeleri israil’in bağımsız Yahudi bir devlet olarak var olma hakkını tanıyana kadar barış olmayacak." dedi.

Biden bununla ne demek istiyor, bakalım.

“Yahudi bir devlet olarak var olma hakkı” diyor Biden.

“Demokratik, özgür, barışçı bir devlet” demiyor ABD başkanı, “Yahudi devleti” diyor.

Sanırım herkes bundan 2018’de onaylanan “Yahudi ulus devlet yasası”nın kastedildiğini anlar. Bu da faşist maddelerin aleni olarak yer aldığı yasanın herkese dayatıldığı ve kabul etmeyenin savaşla karşı karşıya kalacağının ifade edildiği gerçeğini orta yere koyar.  

Bunun dışında Biden, “iki devletli” çözümden, işgal ve ilhakın gayrı meşru olduğundan, Mescid-i Aksa’ya yönelik vahşi saldırılardan söz etmiyor. Yani aslında bunların kabul edilmesi gerektiğinden, bunlara herkesin alışması gerektiğinden söz etmeye çalışıyor.

Daha açıkçası Amerikan Başkanı, asıl derdinin “dünya barışı” ya da “bölgesel gerginliklerin azaltılması” olmadığını, Amerika’nın bölgedeki varlığının Siyonist çetenin işgal, ilhak, gasp ve katliam politikalarını daha rahatlıkla yapması için olduğunu itiraf ediyor.

Bu arada Trump dönemi krizlerinden biri olan Kudüs’ün başkent ilan edilmesi konusunda seçimde vaat edilenin aksine geri adım atılmayacağı da bu son açıklamalarla netleşmiş oldu.

Biden’in bu açıklamalarına bakıldığında sanırım birçok kimse konuşanın ABD başkanı değil de Siyonist hükümet sözcüsü olduğunu zannedecektir.

Yazarın Diğer Yazıları