• DOLAR 32.542
  • EURO 34.955
  • ALTIN 2456.413
  • ...

Hayat bir bahçe ve her bahçenin ayrı bir güzelliği vardır.

Gönül bahçemizi saran tüm dikenlere ve çilelere rağmen hayata olumu bir hava katacak bakış açısını sergilemek, mutluluğu ve huzuru acısız, sıkıntısız ve zorluğun olmadığı bir ortamda düşünmek ve aramak hatadır.

Böyle bir ortamda huzuru herkes tadar.

Önemli olan yaşadığımız sıkıntılar ve sorunlara rağmen mutluluğun mücadelesini vermek ve mutluluğu yakalamaktır.

Katıldığım bir etkinlikte bedensel engelli olan yazar Gülseren Gümüş kardeşimiz, “Engel Duvarı” adlı kitabının tanıtımı esnasında şaşkın bakışlarımız karşısında şöyle demişti: “Ayağa kalkınız, sağ elinizi kaldırınız, sonra sol elinizi ve oturunuz...”

Sahip olduğumuz değerlerin kıymetinin farkında olmak ve şükrünü eda etmek…

Yıllarca protez ayaklarıyla ve olmayan elleriyle ile yaz-kış hizmetten hizmete koşan her türlü fedakarlıkta bulunan bir gül gibi olan kardeşimizi tanıyorum.

Mazereti olduğu halde mazeret öne sürmeyen bir kardeşimiz…

İslami gayretlerinden dolayı hakkında tutuklama emri çıkınca polisler durumuna hayrette kalmışlardı.

Şartlar ne kadar zor olursa olsun önemli olan hayat penceremize iyimser ve umut saçan bir bakışla bakmaktır. Şöyle bir hatırlıyorum: “Kötümser, yalnız tüneli görür. İyimser, tünelin sonundaki ışığı görür.”

Ne yazık ki son zamanlarda birçoğumuz adı tenkit ve şikâyet ve kınama, sorgulama olan bir hastalığa müptela olmuşuz.

Kendi tembelliğimizi ve hizmette olan bitkinliğimizi örtmek için sürekli başkalarını şikâyet etme ve eleştirme alışkanlığı…

Hizmette harcamamız gereken gücümüzü, enerjimizi; hep bulunduğumuz ortamı sorgulamakla harcarız.

Biz bayanlar vaktimizi düzenli kullanmak yerine sürekli vakit darlığından şikâyet ederiz.

Elimize aldığımız gazetenin, derginin, kitabın içeriğini ve yazarını sorgularız.

Bulunduğumuz her ortamda bunları kendimiz ne kadarını yapabilirizi düşünmeden dile getiririz. Hâlbuki bundan on yıl önce, şu an sahip olduklarımız bizim için bir hayaldi.

Gittiğimiz bir etkinlik dönüşü ilk etapta programı ve konuşmacıyı, zaten anlattıkları hep bildiğimiz şeyler vs gibi eleştirme alışkanlığımız müspet değildir elbette.

Kalbimizin katılığından ve niyetimizin bozuk olmasından olsa gerek, artık konuşmalar ve sohbetler bizleri sarmıyor ve etkilemiyor.

Birçoğumuzun bildiği gibi tabiinler Peygamber Efendimizin(s.a.v) bir hadisini öğrenmek ve sahih oluşunu bilmek için aylarca yolculuk yapıyorlardı.

Meşakkatli yolculuğun ardında bazen kendi bildikleri bir hadisle karşılaşıyorlardı.

Yine bundan şikâyetçi olmuyorlardı.

Bundan üzüntü duymuyorlardı.

İçinde bulunduğumuz bu mekânda çözümün bir parçası olan faydalı insanlardan mıyız acaba?

Yoksa her zaman ve her işte problemlerin bir parçası olanlardan mıyız?

Faydalı insan elindeki imkânları en güzel şekilde değerlendirir.

Faydasız ve sürekli mazeret öne süren, sürekli imkânların kıtlığından şikâyet edendir.

Galiba bu ahlak sahibi olmak bedensel değil, ama düşünsel özürlü olmakla eş değer olmaktır.

Bu ise daha vahimdir ve daha vahim sonuçlara götüren kötü bir yoldur.

Bize yakışan ise birbirimizin cennetini inşa etme sevdası içinde bulunmaktır. 

Yazarın Diğer Yazıları