Kısa Zamanda Büyük Hizmetler
Hazreti Ebubekir’in Kelam-ı Kerim’i bir Mushaf haline getirmesi ile ilgili biraz geriye gidersek ayetler nazil olduğunda Efendimiz Salallahu aleyhi vesellem vahiy kâtiplerinden birine yeni nazil olan âyeti yazdırmıştı.
Bu şekilde farklı zaman ve zeminde inen âyetler, bu¬lunan kâğıt parçaları, tabaklanmış deriler, yassı beyaz taşlar, develerin kürek kemikleri veya hurma yapraklarına yazılmıştı.
Herhangi bir yanlışlık olmaması için de, Salallahu aleyhi vesellem, yazılan âyeti vahiy kâtibine okutarak, fazla bir şey varsa çıkarttırır, eksik varsa tamamlatırdı.
Dolayısıyla Salallahu aleyhi vesellem hayatta iken Kelam-ı Kerim’in tamamı, kontrollü bir şekilde tam ve doğru olarak yazılmıştı. Fakat yazılan bu ayetler bir yerde biriktirilmiyordu.
Salalluha aleyhi vesellem’in hayatta olması ve Kur’an hafızı olan sahabilerin çokluğu, nüshaların bir araya getirilmesine ihtiyaç oluşturmuyordu.
Haliyle isteyen sahabi, bu nüshaları kendisine alabilmişti.
Fakat yalancı peygamber Müseylimetü’l-Kezzâb’la yapılan Yemâme Savaşı’nda çok sayıda hafızın şehit olması, farklı parçalara yazılmış ayetlerin bir araya getirilme ihtiyacını doğurdu.
Bu hususta ilk endişeye düşen Hazreti Ömer oldu. Zira Hazreti Ömer, Hazreti Ebubekir’e Yemame savaşında çok sayıda hafızın şehit olması üzere Kelam-ı Kerim ayetlerinin yazılı olduğu el yazması parçalarını bir araya getirme teklifinde bulundu.
Hazreti Ebubekir ilk etapta tereddüt etti; fakat yapılan istişareler neticesinde Kelam-ı Kerim ayetlerinin yazılı olduğu belgelerin bir araya getirilmesi kararı netleşti.
Bu vazifeyi icra etmek üzere aynı zamanda vahiy katiplerinden biri ve iyi bir Kur’an hafızı olan 20 yaşındaki Zeyd bin Sabit görevlendirildi.
Hazreti Zeyd bu kutsal görevi alır almaz Hz. Ebû Bekir’in emriyle, yanında âyet yazılı parça bulunanların, Salallahu aleyhi vesellem’in huzurunda yazıldığına dair iki şahitle beraber bu parçaları getirmesini ilan etti.
Ashab-ı kiram efendilerimiz el birliğiyle bu meseleye eğilip sahip çıktılar.
Herkes ayetlerin yazılı olduğu belgeleri, Salallahu aleyhi vesellem’in huzurunda yazıldığına dair iki şahitle beraber Hazreti Zeyd’e getirmişti.
Bu şekilde, bir sene gibi kısa bir zamanda, dağınık olan Kur’an sayfaları bir araya toplanmış oldu. Hazreti Zeyd de onları daha önce Hazreti Cebrail’in Salallahu aleyhi vesellem’e bildirdiği üzere sûre ve âyet sırasına göre düzenledi.
Hazreti Zeyd daha sonra iki kap arasına topladığı Kelam-ı Kerim’i âlim ve hafız sahabilerden oluşan bir heyetin huzurunda baştan sona kadar okudu. Hiçbiri itiraz etmeyince vazife nihayete erdi.
Bu tek Mushaf emirül müminin birinci halife Hazreti Ebu Bekir’e teslim edildi.
Kelam-ı Kerim’in bu ilk Mushaf nüshası vefatına kadar Hazreti Ebû Bekir’de kaldı. Ardından Hazreti Ömer’in yanında kaldı; onun vefatından sonra da Hazreti Ömer’in kızı, Salallahu aleyhi vesellem’in hanımı olan annemiz Hazreti Hafsa’nın yanında kaldı.
Tabi Hazreti Ebu Bekir’in dinden dönenler ve zekat vermeyenlere yönelik kararlı duruşu ile Kelam-ı Kerimi bir Mushaf halinde bir araya getirerek ümmeti içine düşebileceği derin fitnelerden korumanın yanında yeni fetihler vasıtasıyla İslam mesajının Irak’a kadar ulaşmasını kısa bir zamanda yaptığı büyük hizmetlerden biri olarak dile getirmek gerekir.
Hissemize Düşen
- Hazreti Ömer’in Yemame savaşında çok sayıda hafızın şehit olmasının ardından yaptığı teklif; zamanı ve şartları iyi okuyarak öncelikleri belirlemek ve gerekli adımları atmanın gerekliliğinin dersini veriyor.
- Kelam-ı Kerim’i bir araya getirme vazifesinin gençliğinin baharında olmasına rağmen vahiy katibi ve hafız olan Zeyd bin Sabit’e verilmesi; liyakate göre iş görmeyi salık veriyor.
Vesselam...