… Taklidin Esaretinden Allah’ın Boyasına
Kültürel mirasımız zihnini azat eden ve bulunduğu zamana mücadelesiyle imza atan nice kahramanla doludur.
Evet, ceddimizin karanlığa karşı verilen varlık mücadelesinde tavizsiz ve net duruşları ve emsalsizlikleri tarih boyu olmuştur. Zaman, zemin ve adları farklı olsa da onlar Allah davasının kardelenleri olmuşlar ve ümmetin baharı için İsmail olup bıçak altına yatmışlar. Yer olmuş Habil olmuşlar, kanları dökülmüş. Bazen Musa olup haksızlığa inen bir yumruk, bazen Davut olup, Calut’un beyninde patlayan sapan olmuşlar. Asiye olup bir iman nişanesi olarak var olmuşlar. Yusuf olup hayâ, takva ve adalet güneşi olmuşlar. Putkıran İbrahim olmuşlar. Meryem olup mescidin kuşu, iffetin dergâhı olmuşlar. İsa olup karanlıkta dile getirilmekten çekinilen hakikatin istikbalde çatılardan, meydanlardan, ekranlardan haykırılacağının müjdesi olmuşlar. Muhammed (s.a.v.) olup küfür ve şirk zifirisinde insanlığın kurtuluş ve saadetini inşa etmişler. Hamza, Ömer, Ali, Halit olup Allah için ölümü korkutmuşlar. Kerbela’da Hüseyin, Hüseyni kıyamın dişi aslanı Zeynep ve tüm çağlara hak ve hürriyet sevdalılarının nişanesi olmuşlar. Tarık olup gemileri yakmışlar. Ömer bin Abdülaziz olup saltanatın karanlığında adaletin aydınlık bir güneşi olarak doğmuşlar. Ebu Hanife olup sultalara dert olmuşlar. Nureddin Zengi, Selahaddini Eyyubi olup “Kudüs esir oldukça gülmek bana haramdır” demişler. Rabia olup kulluğun halavetinde erimişler. Fatih olup karada gemi yürütmüş, Kostantiniye’yi İslambol yapmışlar. Şamil olmuşlar, Palevi olup çocuklarına Allah ve din için mücadele ve kıyam etmeyi miras bırakmışlar. Kadı Muhammed olup güzelliği inşa etmişler. Zilan olup, mahşere elçiler salmışlar. El Benna olup yine yeniden “Allah” demişler. Kutup olup zindanı, darağacını küfrün ve gafletin saraylarına tercih etmişler. Nursi olup “her hayrın başı bismillah” deyip Bediüzzaman olarak, ilim, tedrisat, muhalefet, cephe, davet, sürgün, zehir, zindan demeden her sahada “iman davası” için at koşturmuşlar. Çöl aslanı Muhtar olup daha en başta küfrün silah teknolojisine darbe olmuşlar. Malcolm x, Muhammed Ali olmuşlar, küfrün kalesinde Musa dirilmişler. Mevdudi, Humeyni olmuşlar. Dudayev, Basayev, Yandarbiyev, Hattap olup kafir moskofun korkusu olarak yarınlara selama durmuşlar. Aliya olup Avrupa sırtlarında çağın aslanı olmuşlar. Hama, Halepçe, Beheşti Zehra olmuşlar. Hüseyin olup, Selahaddin olup, fenafil cemaat düsturuyla Allah davasına aşık, şahadete ram olmuşlar. Susa, Karacadağ, Roboski, Dürümlü olup zulmün her rengine inat, dik durmuşlar. Esma, Furkan, Yasin, Aytaç, Biltaci, Mursi, Molla olmuşlar. Yiğit olmuşlar, kahraman olmuşlar, muhacir olmuşlar, Yusuf olmuşlar, şehit olmuşlar.
Zaman, zemin ve insanlık bu yiğitlerin destansı mücadelelerine, fedakârlıklarına, mazlumiyetlerine, sevdalarına ve haklı davalarına şahittir. Kıyamete kadar bu şahitlik nesilden nesile aktarılmaya devam edecektir. Onlar haklıydılar, haklı mücadelelerinde net ve tavizsiz idiler. Onlar bedenen bazen esir, muhacir, sürgün ve mağlup olmuş olsalar da zihnen, fikren ve kalben daima hür olmuşlardı. Onları aziz ve farklı kılan bu duruşla Allah davası için verdikleri çaba, gayret ve mücadeleleri olmuştur.
Unutmayalım ki bu yiğitler de önce zihnen azat olmuşlardı. Teknoloji bağımlılığının, gafletin, mahalle baskısının, tembelliğin ve taklidin esaretini yarıp Allah’ın boyasına boyanan çağın kardelenlerine selam olsun.