• DOLAR 34.634
  • EURO 36.51
  • ALTIN 2931.556
  • ...

Kuruluşundan iktidar oluşuna kadar geçen süre zarfında neredeyse tüm ülkede umut olan AK Parti’de ilginç değişimler yaşanıyor.

İktidar olduğu ilk günlerden itibaren müesses nizamın ezberlerinden (bir kısmıyla) mücadele ettiği görüntüsü bile Müslüman Anadolu halkında büyük bir heyecanın doğmasına yol açmaya yetmişti.

İlerleyen günlerde ‘İşkenceye sıfır tolerans’ ve başörtüsü konusundaki gayretleri insanların haklı teveccühlerini celb etti...

Üst üste açık ara farkla kazanılan seçimlerin beraberinde getirdiği ‘Zafer sarhoşluğu’ il ve ilçe teşkilatlarında gözle görülür bir rehavetin yaşanmasına yol açtı.

Partinin kurucu başkanı Sn. Erdoğan’ın defalarca “Metal yorgunluğu!” uyarısında bulunması da bir şey değiştirmedi.

Tam aksine ardı sıra yaşanan olumsuzluklar iktidar partisinin geniş halk kitlelerinde umut olmaktan çıkmasına kapı araladı.

İktidar partisi, FETÖ ile yollarını ayırana kadar Türkiye’de hakim zihniyet olan koyu Kemalizm ile belirgin bir çekişme içerisinde iken; özellikle 17-25 Aralık hadisesinden sonra başta Ergenekoncular olmak üzere Balyoz gibi birçok dava ile ivedilikle (Yargıtay’da onaylanmış olmalarına rağmen) tahliyeler ve akabinde beraatler ile ödüllendirilerek FETÖ’ye karşı anlaşmaya gidilmişti.

Buraya kadar yaşananlara da “Bir hikmeti var!” denilerek anlayış gösterildi.

Ancak akabinde yaşanan ilginç kareler öylesine sık ve hızlı oldu ki Mütedeyyin insanlar taaccüb içerisinde hayretlerini gizleyemez oldular.

Bir yandan yeni İmam Hatip Liseleri ve öğrencilerinin sayısı artıyor, başörtüsü gündem olmaktan çıkarılıyor, 86 yıllık esaretten sonra Ayasofya Camii eski haline çevrilerek devlet erkanı (Batı’ya tam bir meydan okumayla) Cuma Namazını burada kılıyor, ülke sathında yeni camiler açılıyor, medreseler Kur’an Kursları rahatça faaliyet gösterebiliyorken diğer yandan tüm bürokraside Kemalizm hüküm sürüyor, toplumun neredeyse tümü seküler yaşam kültürüne teslim oluyor...

Tezatların normalleştiği bir ülkede yaşadığımız için şahid olduğumuz ilginçlikleri de kanıksamış oluyoruz.

Mesela; Müslümanların inançları ve yaşam tarzlarını hedef haline getirip akla ziyan büyük tahribatlar yapan CHP, kendini Türkiye’deki dindarların savunucusu gibi göstermeye azmediyor.

“CHP eskisi gibi değil, başörtülüler de eskisi gibi değil!” diyen Kılıçdaroğlu neredeyse CHP’yi ve kendini iktidara karşı dindar halkın koruyucusu ilan edecek bir söylem geliştirmek için fırsat kolluyor.

CHP’de durum bu iken İktidar partisindeki gidişat tam tersi.

AK Parti’nin iktidarını kendileri için ‘rant kapısına’ dönüştüren nice partili hiçbir ‘DAVA’ anlayışı olmaksızın sadece iktidar nimetlerinden istifade etmenin derdinde hareket ediyor.

Derdi dünyalık olan herkes gibi bu ‘yancılar’ da olmadık kılıklara girebiliyorlar.

Bazen koyu Kemalistlerden daha keskin davranabiliyorlar.

Gayr-i İslami ‘Yaz Festivallerinin’ iktidar belediyeleri eliyle finanse edilip düzenlenmesi, Anıtkabir’de başörtülülerin ritüellere katılması, türbanlı denilen bayanların eğlence mekanlarında boy göstermeye başlaması, ‘Devletin ideolojik aygıtlarında’ yetişen yeni nesillerin mütemadiyen Kemalist rejimin amentüsü ile büyütülmesi ve eğitilmesi gelinen noktayı göstermek açısından enteresandır.

Daha kötüsü:

Müslüman olarak addedilen bir kısım iktidar partili yöneticinin ‘hırsızlıkla- (zenginleştikten sonra) arsızlıkla’ itham edilmesi, dahası bu iddialardan sonra apar topar istifa ettirilmeleri halk nazarında kızgınlığa ve büyük hayal kırıklığına yol açmakta, soru işaretlerine yol açmakta.

Tabii CHP-HDP ve yandaşlarının bu durumu sonuna kadar istismar edip, tüm Müslümanları ve gerçek dava sahibi Muvahhidleri de itham altında bırakmaya çalışmaları söz konusu.

Daha ilginç olanı ise;

Dava sahibi insanların kendilerinin hırsız olmadıklarını anlatmaya çalışırken sanki İktidar partisinde yaşanan usulsüzlüklerin avukatlığını yapmış gibi gösterilmeleridir.

Oysa Muvahhid dava erlerinin hiçbir ‘beleşçi-yancı-hırsız-arsız’ için çene yorması söz konusu değildir.

CHP ve HDP’nin bilinçli olarak yürüttükleri bu propagandanın asıl amacı da zaten toplumda Müslüman insanlara olan güveni kaybettirip sözlerini değersizleştirmektir.

Gerçekleri ters yüz etmekle meşhur bu iki partinin dünleri de bugünleri de kapkara olmasına rağmen, rotasını kaybetmiş ama ismi Müslüman, partisinin hedefinde muhafazakarlık(!) olan (ve sözde gayesi İslam olan) kimseler üzerinden İslam’a ve Müslümanlara kara çalmaya çalışması ibretlik bir durumdur.

Bahsi geçen iktidar partililer kendi partilerini yıpratma özgürlüğünü yaşayabilirler ancak çirkin amelleri ile İslam’a ve Müslümanlara hakaret edilmesinin vebalinin (ahirette) çok daha ağır olacağı da bilinmelidir.