G-20 ve İslam Dünyası
Antalya`da G-20 zirvesinin yapılacağını hepimiz biliyoruz. G-20`nin sonucunda da ciddi olarak insanlığın faydasına olacak gelişmeleri beklemek de saflık olur. Çünkü orada temsiliyet sahibi ülkelerin geneli kendi lehlerine olmayan sorun ve gündemler ile ilgili adım atılması konusunda pek istekli davranmıyorlar. Ekonominin yanı sıra iklim değişikliği ve çevre kirliliği gibi konular konuşulduğu halde bizzat çevre kirliliği oluşturan bazı ülkelerin orada olmasını da sizin yorumunuza bırakıyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın isteği üzerine “Terörizm ve Mülteci Krizi” konusu da konuşulacak. Yanı başımızda Suriye`de bir insanlık dramı yaşanıyor ve tüm dünya buna seyirci kalıyor ve tüm ülkeler maalesef ülkesel çıkar peşindeler. Suriye konusunda G-20 Liderler Zirvesinden bir sonuç çıkacağına inanmıyorum. Yani G-20 vb. oluşumların faydası sadece Batılı Ülkelere olur. İslam Dünyası`na bir faydaları olmaz.
Pekâlâ, o zaman gelişmelerin insanlık ve Ümmet lehine çevrilmesi için İslam Dünyası ne yapmalı? . İşte benim vurgulamak istediğim mesele tam da burası.
Bu zamanda yerelde ve uluslararası arenada etki göstermek isteyen herkesin zorunlu olarak sahip olması gereken bazı güçler vardır. Bu kural herkes için geçerlidir. Bu güçler;
-Siyasi ve (gerekli durumlarda) Askeri Güç,
- Ekonomik Güç,
- Uzmanlaşmış İnsan Kaynağı,
- Medya/Algı Gücü,
Günümüzde bunlar olmasa da olur diyemezsiniz. Dikkat edin Batı Dünyası bu güçleri kullanarak etkisini göstermiş ve hâkimiyet kurmuştur. İşte İslam Dünyası da bugünkü tahakkümden kurtulmak istiyorsa bahsettiğim bu güçleri elde etmek zorundadır. En küçük yapıdan tutun da Ümmete kadar herkesin bu güçlere sahip olması için çaba sarf etmesi gerekir. Yoksa yüzyıllarca tahakküm altında ezilmeye devam eder.
İslam Dünyası olarak, bahsedilen seviyeye gelmek için en önemli olan şey buna inanmak ve ümitsizliği hafızalarımızdan silmektir. Bunun için de bilinçlenme seferberliği başlatılmalıdır. Okuma ve aydınlanma olmazsa olmaz.
İslam Dünyası hem siyasi arenada ve hem de diğer alanlarda güçlenmek zorundadır. Bu yolda kısa ve uzun dönemli hedefler belirlemeli ve bu hedeflere ulaşmak için de planlamalar yapmalıdır. Unutulmamalı ki, eğer kendi geleceğimizi şekillendirmez isek başkaları bizim her şeyimizi şekillendirecektir. Üzerimizdeki atalet ve ümitsizlik hastalığını bertaraf etmeli ve herkesten daha çok çalışmalıyız.
Gözden kaçırılmaması gereken bir şey daha var ki, çalışanlar asla ümitsiz olmazlar. Kur`an-ı Kerim “Üzülmeyin, gevşemeyin” derken inanmayı özellikle vurguluyor. İnsan inanırsa kesinlikle başarı elde eder. Hepimiz biliyoruz ki, biz Müslümanlar yani inananlar için asla kaybetmek yoktur.
Bu hedef uğrunda geçireceğimiz her saniye bizim için zaten kazançtır. Bu hedeflere ulaşmak için her ferde, her lider şahsiyete, İslami Camia ve Cemaatlere ve İslami STK`lara büyük görevler düşüyor.
Ümitvar olup ve yılmadan çalışmaya ne dersiniz?
Birbirimize örnek olacak bir çalışma azmi içerisinde olma ümidiyle Allah`a emanet olunuz…
Kaynak: Doğruhaber