Diyarbakır`daki Karikatür ve Şehid Yasin Börü
Diyarbakır Yenişehir Belediyesinin malum karikatür ile Hz.Muhammed (s.a.v)`e karşı sergilediği ahlaksızlığı, dengesizliği ve düşmanlığı herkes gördü.
Geçmişten beri bunların sergilemiş olduğu zihniyet buydu ama insanlar bunların ya farkında değildi ya da farkında olan da zarar görürüm endişesi ile görmezlikten geliyordu maalesef. Bahsettiğim zihniyet eli silahlı örgüt olan PKK ve onun siyasi uzantısı olan diğer oluşumlardır.
Bazıları soruyordu, bu PKK niye İslami hassasiyete sahip insanlara hayat hakkı tanımıyor diye. En büyük soruyu da Yasin Börü`nün şehadetinden sonra sormuşlardı ve birçoğu da bu soru ile beraber “Şehid Yasin ve arkadaşlarını nasıl da anlayamamışız bugüne kadar” diye kendini de sorgulamıştı.
Diyarbakır`daki karikatür densizliğini yapan zihniyetin ideolojisi ile Şehid Yasin`in uğrunda canını verdiği DAVA`sının arasındaki farkı cümle cümle aktarmak istiyorum.
Ebu Cehil ve arkadaşları Hz.Muhammed (s.a.v)`i yolundan alıkoymak için her türlü iftiraya ve kara propagandaya başvurdular ama söz ve söylemle mücadelede başarılı olamadılar ve zihniyetleri aciz kalınca da kılıçla savaş yolunu seçtiler ve kılıçla olan savaşı da Hz.Resulullah(s.a.v)`a zorla dayattılar. Ebu Cehil`in zihniyetine sahip olan günümüzdeki temsilcileri de İslam Davasının günümüzdeki takipçilerine sözlü propaganda ile güç yettiremeyince silahlı bir savaşı dayattılar. İşte bütün mesele budur.
Bu meseleyi anlayanlar;
Şehid Yasin Börü`yü ve arkadaşlarını da o zaman anlayabilirler.
Susa Katliamını da anlayabilirler.
Şehid öğretmen İbrahim Hoca`yı da anlayabilirler.
Şehid Şeyh Molla Zeki`yi ve adeta Mekke`deki ambargoyu aratmayan ambargoyu yaşamış arkadaşlarını da anlayabilirler.
Karacadağ mayın şehitlerini de o zaman anlayabilirler.
Ve Şehid Aytaç Baran`ı da anlayabilirler o zaman.
…… Daha saymakla bitirilemeyecek kadar fazla olan şehitleri o zaman iyi anlayabilirler.
İşte Diyarbakır`daki karikatür ile sergilenen Peygamber düşmanlığı böyle bir geçmişin yansımasıdır. Bu olayları geçmişten soyutlarsak meseleyi anlayamayız.
Peki, neden Diyarbakır?
Hatırlarsanız 2 yıl önce yine Diyarbakır`da ve hem de Kutlu Doğum ayında bir güzellik yarışması yapılmak istenmişti, fakat halk buna izin vermemişti. Çünkü halk dindardı ve bu dindarlığı da sosyal yaşamına yansıyordu. İşte birileri de dinin sosyal yaşam alanındaki etkisini zayıflatmak için “Uluslararası Bozgunculuk” yapan patronlarının isteği ve desteği ile bu operasyonun ihalesini almışlardı. Bütün amaçları halkın İslami hassasiyetlerini tahrip etmek ve yavaş yavaş halkı İslam`dan uzaklaştırmaktır. Bütün dertleri ve çabaları bu büyük projeyi hayata geçirmektir.
Fakat onlar ne yaparlarsa yapsınlar başarılı olamayacaklar. Çünkü bugüne kadar ki gelişmeler de bunu göstermiştir.
Gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir ayrıntı var. Peygambere yapılan hakarete karşı hepimiz sesimizi yükseltmeliyiz. Peygamber İslam Ümmetinin Rehberidir. O, başımızın tacıdır. Her şeyimiz O`na feda olsun. Sadece bazı kesimlerin tepki göstermesi yeterli değildir ve İslam düşmanlığı yapanların da cesaretlenmesine sebep olur.
Avrupa`da Charlie Hebdo isimli bir dergide yayınlanan karikatüre çıkan sese bakın ve bir de Türkiye`de billboardlara pervasızca asılan afişlere karşı çıkan sese bakın. Sesimiz daha da gür çıkmalı. Sesimiz gür çıkmaz ise bu densizliği yapanların yarın daha büyük bir saygısızlığa yeltenebileceklerini de unutmayalım.
Allah(cc)`a emanet olunuz.
Kaynak: Doğruhaber