• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...
SON DAKİKA

 Soğuk bir şubat sabahı milyonlarca kardeşimizi etkileyen, on binlerce vatandaşımızın ölümüne neden olan ve milyonları evsiz bırakan bir deprem yaşadık. Ölenlere Allah’tan rahmet yaralılara şifa dileriz. Önümüzde zor günler bizi beklese de bu aziz millet yaraları saracaktır.

Yaşadığımız iki tane art arda gerçekleşen aşırı derecede şiddetli deprem, 11 ilimizde yıkımlara neden oldu. Depremde binlerce bina yıkıldı. Yıkılmayan binalara bakınca insan anlıyor ki deprem yıkmıyor, depreme dayanıklı olmayan evler yıkılıyor.

Depremde artık yıkımların olmaması hayatın felç haline gelmemesi için tedbir alalım. Deprem coğrafyasında yaşadığımızı kabul edelim. Dört kattan yüksek binalara izin vermeyip kaçak şekilde yapanlara hiç müsaade etmeyip yıkım kararını uygulayalım. Hukuk kural ve kaidelerinin işlevsel olduğu bir devlet işleyişine artık sahip olalım. Cumhurbaşkanının yıllardır dediği yatay mimariyi hayata geçirelim. Yatay mimari için şehirlerimizde mevcut arsa ve toprak sıkıntımız yok. Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman yüzölçümü olarak İstanbul'dan kat kat büyük iller… Yatay mimari ile sadece depreme dayanıklı evler elde etmeyeceğiz. Aynı zamanda daha yaşanabilir, oksijen oranı daha yüksek, temiz ve ferah şehirlere kavuşmuş olacağız. Bu saatten sonra dört katın üstünde binalara izin veren tüm kurumları milletimiz kendisine ihanet olarak kabul edecektir. Depremde yıkılan binalar ekseri olarak iki kısımda toplanmaktadır. Bir kısım binalar çok yüksek olup yıkılan binalardır. 8 katlı 10 katlı ve üstünde kata sahip olan binalar. İkinci kısım bir iki katlı olmasına rağmen çok eski olan 40 yaş üstü binalardır. Yıkılan binaların hepsinden devleti sorumlu tutmak ya fikirleri deforme etmektir ya da depremin psikolojik yıpratıcılığından sataşacak birini arama hezeyanıdır. Hiçbir ülkede devlet vatandaşlarının oturduğu evleri kendisi imal edip halkına ücretsiz verememiştir. Keşke yapılabilse ve tüm konutları yapabilecek kadar zengin bir sosyal devlete sahip olabilsek. Ne yazık ki dünyanın en zengin ülkelerinden ne Amerika ne de İngiltere de bu mevcut değil. AK Parti iktidara geldikten sonra yapılan ve yapı ruhsat izni verilen binalardan sorumludur ve yıkımlarda suç ortağıdır. Ama 40 yıl önce 50 yıl önce yapılmış halen oturulan ve içindeki oturanları çıkarıp sokağa atacak değildir devlet. Bu sebeple sorumluluk hem devletin hem biz halkındır! Şöyle düşünelim, ekonomik seviyesi düşük olan kendi imkanları ile bir iki katlı ev yapan bir vatandaş 40 yıldır aynı evde oturmakta ve imkanları ile depreme dayanıklı bir ev yapma gücü de bulunmamakta. Vatandaş ne yapsın bu durumda. Bu durumda olan milyonlarca ev var. Devletin hepsini yıkıp yenisini yapabilecek güçte olmadığı aşikar. Yenisini yapamayacaksa devletin depreme dayanıklı olmayan tüm ev ve binaları yıkıp vatandaşı tamamen deprem olmadan önce de dışarıda bırakması da ne kadar mantıklı. Allah yardımcımız olsun. Hükümeti eleştirirken her yeri bina beton yaptı diye eleştirenler bu ülke insanlarının en temel ihtiyacı başlarını sokacak bir evdir. Hükümet, TOKİ aracılığı ile yüz binlerce ev yaptı. Hiçbirinde yıkım duydunuz mu? Tabi ki hayır.

Deprem coğrafyasında yaşadığımız aşikar ise sorunun altına vatandaş ve devlet olarak ortak bir şekilde elimizi koyacağız. Ülke genelinde ne kadar depreme dayanıksız yapı var ise kademeli olarak yıkılacak ve depreme dayanıklı yeni yapılar yapılacak. Yapılacak yapıların giderlerinin %30’unu devlet üstlenerek bu dönüşümü hızlandırmalıyız. Sorun sadece 6 Şubat Depreminde yıkımı yaşayan 11 ilin dönüştürülmesiyle sınırlı olmamalıdır. Ülke genelinde depreme dayanıksız  tüm yapılar 10 yıllık bir süre zarfında dönüştürülmelidir.

Depremde eğitim durmuyor online devam ediyor

Yaşam hakkının olmadığı deprem nedeni ile hasar aldığı bir zamanda üniversitelerin 4 aylık eğitimlerini uzaktan eğitim şeklinde devam ettirmek mantıklıdır, zekicedir ve olması gerekendir. Üniversiteliler uzaktan eğitim almadığında bir Antepli bir Maraşlı veya Malatyalı üniversite öğrencisi eşit şartlarda mı eğitim alabilecek. Ailesinin çadırda kaldığı bir 18 yaşındaki üniversite öğrencisi eğitimine nasıl ara vermeden örgün devam edebilir ki. El insaf! Üniversiteler eğitimlerine uzaktan devam etmekle yurtlara vatandaşlarımız yerleşecek ve aynı zamanda ülke genelinde mevcut olan 50.000 bini aşkın öğrenci evinin kapanması ile ev ihtiyacı bir nebze azalacaktır. Pratik eğitim alan tıp fakültelerinin 4, 5 ve 6. sınıfları ve pratik eğitim alan diğer bölümler tabi ki bu uzaktan eğitimin dışında tutulmalı ve eğitimine yüz yüze devam etmelidir. Son bir özlü söz 'En büyük öğretmenler KİTAPLARDIR.'