• DOLAR 34.624
  • EURO 36.369
  • ALTIN 2921.251
  • ...

Geçen haftaki yazıda konuya bir giriş yapmıştım. Bu haftaki yazıda da Avusturya’nın neden İslam’ı tanıma ihtiyacı duyduğu, bu haktan hareketle Avusturya’daki Müslümanların ne zaman Avusturya İslam Diyanet Başkanlığı’nı kurdukları ve bu teşkilatın işlevi üzerinde kısaca duracağım.

1878 Berlin Antlaşması ile Avusturya’nın yönetimine-idaresine bırakılan Bosna-Hersek, 1908 yılında ise Avusturya tarafından ilhak edilir. Ancak Osmanlı Devleti bu ilhakı 1909 yılında bazı şartlarla birlikte tanır.

Bu ilhak ile nüfusunun bir kısmı da artık Müslümanlardan oluşan Avusturya, 1912 yılında çıkardığı bir kanun ile İslam’ı resmen tanır. Cami inşası ve askeriyede Müslüman askerler için din adamı gibi haklar da bu çerçevede tanınır.

Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yıkılır ve Bosna-Hersek de yeni kurulan Avusturya Devleti’nin sınırlarının dışında kalır. Ama anılan İslam Kanunu geçerliliğini korur.

Uzun bir süre pasif olan bu yasa, değişik ülkelerden ve değişik nedenlerle Avusturya’ya gelen Müslümanlar tarafından tekrar aktif hale getirilir:

1970’li yıllarda Müslüman Sosyal Hizmetler adı altında bir araya gelen Müslümanlar, 1979 yılında”İslamische Glaubensgemeinschaft in Österreich” Avusturya İslam Diyanet Başkanlığı’nı kurarlar. Başkanlığa ilk seçilen şahsiyet de, 1952’li yıllarda Afganistan’dan Avusturya’ya öğrenim için gelen ve burada kalan Dr. Ahmed Abdelrahimsai’dir. Dr. Ahmed’in ve tabii ki onunla birlikte bu ilk çalışmaları yapan saygıdeğer şahsiyetlerin bu hizmetlerinin yeterince kayda alınmamış olması, Avusturya’daki Müslümanların ciddi bir eksiğidir.

Avusturya İslam Diyaneti tıpkı Kilise ve Havra gibi özerk bir statüye sahip idi. Burada maalesef geçmiş zaman kipini kullanmamın nedeni, Müslümanların ihmalleri nedeniyle 2015 yılında çıkarılan ve bu statüyü ciddi bir şekilde tırpanlayan yeni “İslam Yasası”dır.

Tekrar geriye dönelim. Yine Dr. Ahmed’in olağanüstü gayretleri sonucu Avusturya’nın eğitim programına İslam Dersi de konulur. Bu nedenle doğan öğretmen ihtiyacının bir kısmı da Türkiye’den karşılanır. Ancak Avusturya’da bulunan, biraz dini bilginin yanında biraz da Almancası olanlar (Türk, Arap, Boşnak, Kürt, Fars, Afgan vd.) da öğretmen olarak atanırlar. Hakeza öğrenciler de değişik ülkelerden gelen ve değişik dilleri konuşan Müslümanlardır. Ama İslam Dersinin dili doğal olarak Almancadır. İlk dönemin hocalarından olup, ilk ders kitaplarını hazırlayan Sayın Baki Bilgin ve Nebi Uysal beyleri de hayırla yâd etmek gerekir. Kitapların içeriği tartışılabilir, ama bir emek olarak takdire şayandır.

Üzerinden geçen onlarca yıllık zamana rağmen Avusturya Diyanet İşleri Başkanlığı gerek ders kitabı ve gerekse yardımcı kitaplar ihtiyacını giderebilmiş değildir. Bunun önündeki engeller; ihmal, ufuksuzluk vb. olumsuzluklar da yine kurumdan ve idarecilerden kaynaklanmaktadır.

Bugün Avusturya okullarında (ilkokul birinci sınıftan lise son sınıfa kadar) okuyup da İslam Dersini alan öğrencilerin sayısı belki 80 bin kişiyi bulmaktadır. 500’ün üzerinde de öğretmen var. Son yıllarda yasaklanması gündeme getiriliyor olsa da, Avusturya’da ilkokuldan itibaren başörtüsü takmak serbesttir.

İnşallah haftaya da Avusturya İslam Diyanet Başkanının kimler tarafından ve nasıl seçildiği konuları…