• DOLAR 32.46
  • EURO 34.654
  • ALTIN 2385.924
  • ...

Kişinin fıtratında başkasını suçlu görme vardır. Daha bebekken yapılan bir yanlış davranışta, bebeğe “bunu kim yaptı” diye sorduğumuzda, her halükarda alenen kendisi yapmış olsa da kardeşini göstererek “bu yaptı” diye cevap verir.

İnsanlar genelde suçunu kabul etmez. Suçluyu hep kendisinin dışında arar. Bu ben duygusundan mı, kendini beğenmiş olmaktan mı ya da suçun getireceği cezai müeyyidenin altına girmek istemeyişinden midir bilinmez. Elbet bunun birçok sebebi vardır. Zannımca, en büyük sebebi kişinin kendini beğenme ve başkasından üstün görme duygusudur.

Şeytan Hz. Adem’e tazim için secde etmediğinde, asla, ben kibrime yenildim. Ben kendimi Âdem’den üstün gördüm demedi. Tam aksine suçu Hz. Âdem’de aradı ve onu suçlu gördüğünden dolayı da düşmanlık yolunu seçti. Hatta daha da ileri giderek “beni azdırmana karşılık” deyip Allah’ı suçlayacak kadar ileri gitti. Bu sebeple lanetlendi ve kıyamete kadar Allah’ın rahmetinden kovuldu.

Bir meselede suçu dışarıda ve başkasında değil kendisinde görmek erdemliktir ve meseleyi neredeyse kökten haletmektir. Hz. Yunus Ninova halkına otuz yıl küsur İslam’ı tebliğ etti. Fakat birkaç kişiden fazlası iman etmeyince, “siz azabı hak ettiniz” deyip kızarak onları terk etti. Bir gemiye binince, geminin batma tehlikesine karşılık, birinin atılması gerektiğine karar verip kura çektiler. Üç defa yapılan kurada kura Hz. Yunus’a isabet etti. Hz. Yunus denize atılınca Allah’ın emri ile bir balık onu yuttu. Balığın onu karnında tamamen eritmesine Allah müsaade etmedi. Hz. Yunus “la ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minezzalimin” diye sürekli nida etti. Etrafındaki irili ufaklı balıklar da ona eşlik etti. Onlar da onunla birlikte zikrettiler. Onun adına Allah’a “bolluk anında seni unutmayan bu kulunu darlık anında affetmez misin” diye dua ettiler.

Hz. Yunus, halkını hidayete erdirmediği ya da bu kadar tebliğden sonra kurada yenilip balığın karnına girişi sebebiyle Allah’ı suçlamadı. Halkı yüzünden ya da gemide kura çeken kişiler yüzünden balığın karnına girdiğini de söylemedi. Suçu kendisinde buldu. “Allah’ım seni her türlü noksanlık ve eksiklikten tenzih ederim. Senden başka ilah yoktur. Şüphesiz ben zalimlerden oldum” diye sürekli nida etti. Allah da kendisini af edip tekrar karaya attı. Yüz binin üzerindeki Ninova halkı Allah’ın hidayet ve keremiyle iman etti. Allah da onlara bir süreye kadar yaşama izni verdi.

Ayeti kerimedeki Allah’ın buyruğuyla: “Eğer o, Allah'ı tespih edip yüceltenlerden olmasaydı, mutlaka insanların diriltileceği güne kadar balığın karnında kalırdı.”

Hayatımızda meydana gelen meselelerin çözüm ve püf noktası hatayı kendimizde aramaktır. Ben bu işin neresinde hata yaptım. Hangi önemli şeyi eksik bıraktım deyip “Allah’ım bu meseledeki eksiklik ve hatamdan dolayı beni bağışla” diye yalvarmaktır.

Suç ve hatayı başkasında aramak en kolay şeydir ve çoğu zaman meselenin kör düğüme dönüşmesine en büyük sebeptir. Bu “iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırmaktır.” Bundandır ki insana vaaz ve nasihat için bir ayet ya da hadis okunduğunda, ayet veya hadis direk bizimle ilgili olduğu halde hemen bakışımızı kendimize değil başkasına çevirir ve hatada ısrar ederiz.

Allah Hz. Yunus’vari davranacak erdemliğe sahip olmayı bizlere nasip etsin.  Amin.