Çözüm Sürecindeki Fil Ayaklarının Amaç Farklılığı
Tarihi camilerde görmüşsünüzdür. Geniş açıklıklı kubbelerin yükünü taşıyan ayaklar vardır.
Bu taşıyıcı ayaklara çap genişliklerinden dolayı “fil ayağı” denir.
İki seneyi bulan Çözüm Süreci de iki fil ayağı üzerinde inşa edildi: Hükümet ve pkk.
Kubbenin fil ayakları ile sürecin fil ayakları arasındaki en önemli nüans;
Statik, durgun olması gereken ayakların Çözüm Süreci`nde filliğinin tutması.
İp üstünde yürüyen cambaz yerine bir filin yürüyebilme ihtimali,
Oynak ayaklarla “Sürec”i başarıya götürme ihtimalinden daha iyimser.
Neden mi?
Siyasi meseleler pek hikâyelerle anlatılmaz.
Hikâye ve meselelerle bir meramı anlatmanın faydalarını tecrübe etmiş biri olarak Çözüm Süreci`ndeki fil ayaklarını Mevlana`nın bir hikâyesi ile anlatacağım.
Mecnun, Leyla'nın bulunduğu köye gitmek için bir deveye binip yola çıktı. Dişi devenin yeni doğmuş bir yavrusu vardı.
Mecnun bir an önce Leyla`sına kavuşmak istiyordu. Deve ise geride bıraktığı yavrusunu düşünmekteydi.
Mecnun ne zaman Leyla`yı hayal edip dalıp gitse, elinden yuları gevşiyordu. Yuların gevşediğini hisseden deve ise yönünü geriye, geldikleri köye doğru çeviriyordu.
Mecnun kendine gelip yola çıktıkları istikamete geri döndüklerini gördüğünde, devenin yönünü tekrar Leyla`nın bulunduğu çeviriyordu.
Sonra tekrar hayallere dalıyor, tekrar kendine geliyor ve tekrar devesini yola koyuyordu.
Gün sonuna kadar bu böyle sürdü.
Günün sonunda, geldikleri köyden, başlangıç noktalarından fazla uzaklaşamadıklarını gören Mecnun deveden indi ve:
“Ben Leyla`nın, sen yavrunun hayalini kurarken biz aynı yolu beraber gidemeyiz.” deyip deveyi saldı…
Fil ayakları oynak, yol arkadaşlarında “amaç farklılığı” varken ne kubbe kalır yerinde ne de süreç sürer.
Çözüm Süreci`nin devesi ile pkk`yi muhatap alan mecnun hükümetin kalbi ayrı ayrı atarken yol arkadaşlıklarının sürmesi beklenemez.
Hükümet “Kürt Meselesi ayrı, pkk meselesi ayrı”dırı anlamadı demeyeceğim;
Hükümet “silahlar sussun”un derdinde; pkk özerkliğin, kantoncuğun derdinde.
Horoz yumurtlayabilirse eğer, Süreç`ten de Kürtlere huzur doğar.
Pkk hiçbir zaman silah bırakmayacak, bırakmaz, bıraktırmazlar!
Elinde silah olmayan bir pkk`nin mücadelesini sürdürme süresi, güneş karşısında buzun erime süresinden uzun değildir.
Bölgenin İslami yapılarına ve İslam referanslı çözüm önerilerine sırt dönerek, pkk`nin samimiyet(!)ine inanıp “tek” temsilci diye aynı yolda beraber yürümeyi düşünen hükümet Mecnundur.
İktidarın yanlış politikaları, pkk`nin kendini meşrulaştırması için zemin sağladı.
Pkk kendini Kürt siyasi hareketi olarak yansıtma imkânı buldu.
Çözüm Süreci`nden örgütsel çıkarları ve alan hâkimiyeti için elde edebileceği bütün kazanımları devşirdi.
6-8 Ekim başkaldırısında eğer Müslüman kanına girmeseydi belki Çözüm Süreci`nin jübilesini yapacaktı.
Süreç sürüyor diye halen kamuoyuna narkot verilse de defacto olarak iki taraf da sürecin 4 tekbirini almış.
Her taraf “sala”nın deklaresini karşı taraftan bekliyor ama Genel Seçimler öncesinde kimse kabağın kendi başında patlamasını istemiyor.
Süreç şu an “pazu”ların karşılıklı olarak birbirine gösterilmesi safhasında.
Bir stratejik satranç oynanıyor.
Bir tarafın diğerine “Şah mat” çekmesi her an olabilir gibi sezilse de öyle olmayacak.
Çok farklı hesaplar, al gülüm ver gülümler var.
Zaman çok çabuk geçiyor.
Göreceksiniz;
“Alan memnun, satan memnun”la sonuçlanacak bu süreç, başka bir sürece evrilecek.