İmtihan yolculuğunda hedef bulanıklığı
Rahmetli Seyyid Kutub, İslam ve imtihan yolculuğunda 'YOLDAKİ İŞARETLER'e vurgu yapar. Günümüzde ise SIRAT-I MÜSTAKİM yolunun temel aşamalarını, ana istasyonlarını ısrarla vurgulama zorunluluğu hasıl olmuştur.
İslam aleminin günümüzdeki gidişatında ele alınması gereken acil sorunlardan birisi de hareket metotlarındaki karmaşa ve belirsizliktir. Bu önemli ve öncelikli bir konudur. Yol haritasında büyük karışıklıklar belirsizlikler vardır. Kavramların yanlış ele alınıp kullanılması, aşamalar sıralamasını hem zedelemiş hem de bulanıklaştırmıştır. Daha da önemlisi bazı aşamalar, bazı İslami kesimler için, İslam’ın bütünü olarak algılanmaktadır. Esasında Müslüman dünyadaki bu farklı ve çoklu yapılanmaların temelinde de bu aşamalardan sadece birisine saplanıp kalmak vardır. Bazen hedef aşamalarının yanlış algılanması, bazen de amaç ve araçların karıştırılması bu tefrikaları beslerken, çatışmalarla sonuçlanan çekişmelere de zemin hazırlamaktadır. Detayları olmakla beraber öz ve genel olarak hem bireysel hem de toplumsal (ümmet ) bağlamda; İslam’ın imtihan yolculuğunun ana aşamalarını zikretmekle meseleyi biraz daha açıklığa kavuşturabiliriz. Müslümanlar açısından imtihan yolunun başlangıç ve varış istasyonları, Allah'tan geldik ve Allah'a döneceğiz - (İnna lillah ve inna ileyhi raciun ) menzilleridir. Bu yolculukta birbirlerinin gerek ve yeter koşulları olan, birbirleri ile sebep sonuç ilişkisi içinde bulunan amaçlar zinciri vardır. Öncelik-sonralık, ehemmiyet durumu, burada hem çok önemli hem çok belirleyicidir. Bu durumun hem İslami nass hem de İslami mantık zemini söz konusudur. Bu aşamanın en nihai noktası, yani Gayet-ul gayesi; Allah rızasıdır. Bunun da gerek ve yeter koşulu,i'laî kelimetullah ve Allah'ın hükmünün hakimiyetidir. Bu aşamanın da bir önceki aşaması, İslam toplumunun inşasıdır ki bir hareketin amaç kısmını teşkil eder. Bunun yerel, bölgesel, evrensel kısımları olabilir. Amacın gerçekleşmesi için ise araçlara ihtiyaç vardır. Hareket metodu ve yapılanmalar ise; genelde araç kısmı ile ilgilidir. Çünkü amaçtan anlaşılması gereken şey; hedefe ulaşmak için gerekli araçların toplanması şeklindedir.
Yerine göre bir STK, bir parti, bir organizasyon, bir eğitim kurumu, bir savunma mekanizması; tüm bunlar sadece amaca ulaşmada birer araç ve gerekliliktir. Amaç bile değildirler. Hedef ve gayenin de çok gerisindedirler. Konunun detaylarını başka bir yazıya bırakarak 'İnna lillah ve inna ileyhi raciun' yolunda imtihan yolculuğunun temel aşamalarını, (tedriciliğini) hatırlatma ihtiyacı vardır.
• 1- Gayetü'l gaye: En nihai gaye, en üst mertebedir. Bu da Allah rızasıdır. Her tür hedef, amaç ve aracın üstündedir. Yaratılış sebebidir. Dünyevilikten ziyade uhrevi boyutu söz konusudur. Asıl gayeden yani Allah rızasından kopuk bir niyetin bir fikrin bir söylem ve fiilin Allah indinde bir değeri olmadığı gibi, hayırlı bir netice vermesi de beklenilmemelidir.
• 2- Hedef: Allah rızasına ulaşmak için, Allah'ın hükmünün hakim kılınması ve i'lai kelimetullahtır. Ve bu hedef bizatihi Allah rızası değildir. Olamaz da... Allah rızasına ulaşmada bir aşama ve süreçtir. Dünyevi boyutludur.
• 3-Amaç: Hedeflere ulaşmak için gerekli her tür aracın bir araya getirilip, organizasyon içine konulmasıdır. Amaç da tıpkı hedef gibi, bizatihi Allah rızasının kendisi değil, Allah rızasına ulaşmada bir süreç ve gerekliliktir.
• 4-Araçlar: Amacın gerçekleşmesi ve hedeflere doğru yol alınması için gereken her tür insani çabadır. Fayda ve hizmettir. Ekonomik, sosyal, siyasi, fikrî, fiilî her tür gayrettir. Dünyevi ve beşeri boyutu ağırlıklıdır.
Gaye, amaç gibi kavramlar ilk etapta eş anlamlı görünse de, her birisinin hem birbirlerinden hem de kendi içinde öncelik sonralık durumları söz konusudur. Zaten vurgulamak istediğimiz tedricilik- aşamalılık durumu buradan kaynaklanmaktadır.
Bu kavramlar ve fiili karşılıkları aynı zamanda boyutlu süreçlerdir. Bir başka yazıda konuyu izah ümidiyle... Allah’a emanetsiniz....