• DOLAR 32.34
  • EURO 34.879
  • ALTIN 2393.529
  • ...

Malum olduğu üzere ABD’nin New York kentinde Birleşmiş Milletler örgütünün farklı toplantıları var. Bu yıl BM Genel Kurulunun 78. toplantısı yapıldı. Toplantılar 5 Eylül’de başladı, 26 Eylül’e kadar devam edecek.

Bu yılki toplantıya daimî üyelerden ev sahibi olan ABD hariç diğerleri başkan düzeyinde katılım sağlamıyor. Yani Çin, Fransa, İngiltere ve Rusya, devlet başkanları düzeyinde katılım yapmadı.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı, İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesi sonrası 1945’te, Türkiye dahil 51 ülkenin katılımıyla kuruldu. Kurulmasındaki amaç da güya dünya barışını korumaktı. Asıl kurucular ise 5 daimî üye ülke dedikleri ABD, Fransa, İngiltere, Rusya ve Çin’dir.

Şu an örgütün 193 üyesi var. Vatikan ve Filistin’in de örgütte özel statüleri var. En son 2011’de Güney Sudan da BM’nin üyesi oldu.

Bu kadar üyesi olan BM’nin bir de Güvenlik Konseyi var ve asıl güç ile inisiyatif de aslında bu teşkilattadır.

BM Güvenlik Konseyinin 5’i daimî, 10’u iki yılda bir seçilen 15 üyesi var. Daimî üyeler; Çin, İngiltere, Fransa, Rusya ve ABD’dir. Bunların Güvenlik Konseyi’nin aldığı kararları veto etme gibi bir hakkı var. Çıkarlarına uymayan her Güvenlik Konseyi kararını veto edebiliyorlar.

BM’nin üyeleri, teşkilatın hızlı ve etkili hareket etmesini temin etmek için, ülkeler arası barış ve huzurun muhafazasında öncelikle sorumluluğu Güvenlik Konseyi'ne tevdi ederler ve bu sorumluluk mücibince görevlerini yerine getirirken bu Konseyin kendi adlarına yol aldığını kabul ederler.

Güvenlik Konseyi’nin, ana kurulun aldığı kararları veto etme hakkı yok, ancak bu sefer de genel kurulun aldığı birçok kararın ne yazık ki uygulayıcısı veya takipçisi yok. Birleşmiş Milletler nezdinde en çok kınanan sözde ülke israil, ancak şu ana kadar pratikte bunun Filistinliler lehine hiçbir getirisi maalesef olmadı.

Ayrıca Birleşmiş Milletler adına dünyanın barışından sorumlu ülkelerin adlarını sıralayınca, yerkürenin neden hiç barış yüzünü göremediğini de anlamak zor olmuyor.

Çünkü ezilen, sömürülen, savaşla yerle yeksan edilen ülkelerin, kıtaların hepsinde bu sözde “barış sağlayıcıları”nın ne yazık ki zalimce nüfuzlarının etkisini görüyoruz.

Üye ülkeler ana toplantılara katılıyorlar ve burada neye karar verilmesi gerektiğine dair fikirlerini beyan ediyorlar. Normalde her üye ülkenin konuşma süresi 15 dakika gibi bir dilimdir, ancak buna pek dikkat eden yok ve saatlerce konuşan oluyor.

Toplantıya Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da katıldı. 35 dakika süren açıklamasında geçen yıllarda olduğu gibi yine, “Dünyanın 5’ten büyük olduğu”na vurgu yaptı. Devamında da ‘Daha adil bir dünyanın mümkün olduğu’nun altını çizdi. Cumhurbaşkanının ailenin korunmasına dair çağrısı önemli hususlardan biriydi.

Cumhurbaşkanının genel hatlarıyla konuşmaları iyiydi. Irkçılık, İslam düşmanlığı ve ezilen halklarla ilgili açıklamaları ve özellikle de Afganistan’la alakalı gösterilmesi gereken hassasiyet çağrıları kayda değer yaklaşımlardı.

Genelde belirlenen takvim içerisinde yapılan toplantılarda dünya barışına vurgu yapılır. Açlıkla mücadele, insan haklarına saygı, çevre duyarlılığı, iklim değişikliği ve diğer sorunlar bir bir sıralanır. Nükleer silahların tehlikesine dikkat çekilir. Kadın-çocuk istismarına karşı önlemler konuşulur.

Ancak ne yazık ki bütün bu “meziyetlerin” ‘toplantıya hâkim küresel güçler’in eseri olduğu gün gibi aşikâr.

Çevreyi kirletenler de çocukları istismar edenler de kadını bir meta gibi piyasaya sürenler de en tehlikeli silahlarla harsın ve neslin canına okuyanlar da onlar.

Türkiye iklim değişikliği ve çevre kirliliği konusunda kesinlikle başkasının dümen suyuna kapılmamalı. Çevreyi en çok kirleten onlar, önce onlar temizlensinler. Şu an dünyayı kirleten ülkelerin başında Çin, ABD, Avrupa Birliği ülkeleri ve Hindistan yer alıyor.

Yaşanan darbeler, gerçekleştirilen kalkışmaların hepsi de küresel güçlerin ihtirası nedeniyledir. Ve onlar da bu kurulun asıl sahipleri.

Onun için BM’nin statüsü değişmedikçe, onlar eliyle dünyada barışın, atmosferde temizliğin sağlanması pek mümkün gözükmüyor.

Vesselam.