• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Gençliğimiz, çocuklarımız sosyal medyayı istila eden ahlaksız, faydasız ve boş paylaşımların saldırısıyla karşı karşıya bulunuyor. Programlı bir şekilde bazı şahıslar, gruplar özel çabalarla sosyal medyada popüler hale getiriliyor. Bunlar sadece çocuklarımızın, gençlerimizin ahlakını bozmakla kalmıyor aynı zamanda zekâlarını, duygularını da tehdit ediyor. Şimdi duygusuz bir gençlik yetişiyor. Ailelerinin üzülmesini umursamıyorlar. Sevincini önemsemiyor. Sosyal medyada bir fenomen onları beğensin dünyalar onların oluyor.

Ebeveynler sürekli çocuklarının çalışkan ve zeki olmalarını istiyor ama onların hislerini duygularını ihmal ediyorlar. Toplumda hissi-duygusal davranışlarda bulunmamak telkin ediliyor. Bu bilinçli bir şekilde yapılıyor. Çocukların, gençlerin duygusuz bireyler olmaları hedefleniyor. Oysa bu çok tehlikeli bir durumdur. Bu bir nevi zekâ ajanlığıdır.

His, duygu kalptedir. İnsanı zekânın kuru ve mekanik işleyişinden koruyan en önemli unsur kalp ve duygulardır. Duygular bittiğinde insan kuru ve mekanik bir zekâ işleyişine sahip olur. Rahmetini, sevgisini, özlemini, şevkini, muhabbetini kaybeder. Böyle olunca artık akıl ve zekâ kolayca kontrol altına girer. Bu nedenle Hak Teâlâ “kalpleri vardır onunla akletmezler…” (Hac:46) buyurmuştur. Aklın başkaları tarafından kontrol edilememesi ve anlaştırılmaması için Hak Teâlâ aklı kalbe-duygulara bağlamıştır. Kalple akıl, zeka ile duygular arasındaki bağlar koptuğunda insanlar artık zeka ajanıdırlar.

Yakup(as), Yusuf’u(as) bulmaları için oğullarını Mısır’a gönderirken onlara “Gidin Yusuf’u ve kardeşini tahassüs edin” dedi (Yusuf:87)  burada Hz. Yakup şunu demeye getiriyor, “Hissiyatınızı kaybetmeyin, tekrar hislerinizi kazanın. Yusuf’u ve kardeşini hislerinizle arayın. Hissiyatınızı kazanırsanız onları bulursunuz. Çünkü sizin hissizliğiniz onu kaybettirdi.” Gerçekten hissiyat kaybolunca zekâ daha çok fena şeyler için çalışmaya başlıyor. Çünkü zekânın bir manası ateştir. Ateşin tutuşmasına da zekâ denir. Bunun gibi his ve hissiyat olmayınca zekâ yakıcı bir hal alabilir. Kardeşini kuyuya atacak kadar kendini kaybedebilir.

Hz. Yakup Mısır’a giden çocuklarının hissi, duygusal davranmalarını istiyor. Çünkü hislerini kaybederlerse zekâ ajanı olacaklardı. Zekâlarını duygusuz bir şekilde kullanacak, Yusuf umurlarında olmayacaktı.

Gerçekten bazen akıl ve zekâ hakikati bulmaya yetmiyor. Neslin zeki olması yetmiyor. His olmayınca zekâ sadece ateşli olmayı düşünüyor. Oyun peşinde koşuyor. Sadece haz veren araçlar peşinde koşuyor. Bu da zekânın ajanlaştırılmasının yolunu açıyor.

Duygular zor devşirilir. Duygu sahibi kimse kolay kolay zalim, sömürgeci, ahlaksız odaklara aklını teslim etmez. Ama zekâ kalple bağını koparınca kolayca emperyalistlerin, şer güçlerin kontrolüne girer. Günümüzde elektronik dünyasının, sanal âlemin sosyal medyanın bütün araçları aklı ajanlaştırmaya yöneliktir.

Günümüzde zekâ-akıl kolay bir şekilde elektronik aletlerin ateşli bağımlısı haline geliyor. Sanal âlemde robot gibi dolaşıyor. Bu zekâ kontrolü ötesinde bir durumdur. Zekâ kontrolü kişiyi bazı noktalarda yönlendiriyor ama zekâ ajanlığı artık kişiyi tamamen kendisi için çalıştırıyor. Zekâ ajanı olan çocuklar çok kolay bir şekilde o odakların düşüncelerini savunur hale geliyor. Onları normal görmeye başlıyor. Kalple bağını koparan akıl-zekâ artık onlara çalışmaya başlıyor. Bugün maalesef olan budur. Genç nesil hissiyatını kaybetmiştir.