Geçmişte dünya namına vaadedilenlerin dili olsaydı da şimdi vaadedilenlerin akibetlerinin ne olacağından bize haber verseydiler.

Anahtarlar, özgürlükler, yollar, köprüler, maaşlar vesair vesair…

Vaatlerin tamamına bakıldığında, 'asıl olan' ahiret hayatının ihyasına yönelik hiçbir şeyin olmadığı görülecektir. Aslında bu bir noktada halkın ahiret hayatını düşünmesinin önüne geçmek anlamını da taşır. Yani adeta 'Ahiret hayatı da ne oluyor' demek oluyor.

Siz şimdiye kadar seçim meydanlarında insanların karşısına çıkıp iflas noktasına giden veya getirilen toplum düzenimizi düzelteceğini, yaygınlaşan çocuk, kadın cinayetlerini önleyeceğini, çocuklarımızın fenni ilimlerin yanında mutlaka uhrevi ilimlerle de donatılacağını vaad eden bir siyasetçi gördünüz mü?

Toplumun hakikatlerinden ziyade Avrupa halklarının sözde özgürlüğü gibi vahşi bir özgürlük ya da insanların karınlarını doyurmaya yönelik farklı adlarla geliştirilen projelerden başka ne sunulmuştur bu halka? Ahlak, fazilet, erdem, izzete dair projelere hiç kimsenin gerektiği şekilde kafa yorduğu görülmez 'Şu kadar fabrika açtık, şu kadar yol yaptık, şu kadar maaş vermeyi vaad ediyoruz'

Akılları gözlerinde olan proje sahiplerinin hayatlarındaki çarpıklıklar bile onların itibar edilemeyecek kişiler olduğunu ortaya koyuyor. O halde ne projeleri ve ne de kendilerinin bizim dünya ve ahiret saadetimize bir faydaları yoktur.

Bu durumda ne yapalım? Gelin bir kez daha aklıselimce düşünelim Peygamber Efendimizin (sav)Kutlu Viladet Yıldönümünün tüm il ve ilçelerinde, köylerde yoğun olarak idrak edildiği bu günde tekrar onun hayatına yönelelim. Milyarlarca canlının ona ve öğretilerinin doğruluğuna şehadet ettiği o insanın Allah`tan aldığı vahiy kaynaklı emirlerine can kulağıyla uyalım. Seçimimizi Allah`tan ve Resulünden yana koyalım.

Hakkıyla idrak etmemiz gereken ve ülkelerin evrensel ilkeler kabul edebileceği Peygamber Efendimiz (sav)`in veda hutbesinden çözüm yollarımıza ilişkin başlıklar bakalım:

Toplumdaki tüm fertlerin mal ve can güvenliği sağlanacaktır:

'Allah kanlarınızı, mallarınızı -Rabbinize kavuşuncaya kadar- bu ayınız gibi size haram ve dokunulmaz kılmıştır.'

Herkes yaptığın karşılığını görecektir:

'Bütün amellerinizden işlediklerinizden sorguya çekileceksiniz.'

Beşeri sistemler, batıl dinler hükümsüzdür:

'İyi biliniz ki; cahiliye devrine ait her şey ayaklarımız altına konulmuş hükümsüz sayılmıştır.'

Kan davaları ve diğer cahili adetler kaldırılmıştır:

'... Cahiliye devrinin bütün kan davaları kaldırılmış, hükümsüz sayılmıştır. Kaldırdığım, hükümsüz saydığım ilk kan davası da bize ait kan davalarından İbn. Rebia b. Haris b. Abdulmuttalib`in kan davasıdır.'

Faiz toplumu Çürüten bir ekonomik sistem ürünüdür, kaldırılmıştır:

'Kaldırdığım, hükümsüz saydığım ilk riba (faiz), amcam Abbas b. Abdulmuttalib`in riba alacağıdır.' (Yerleşik batıl uygulamaları kaldırırken kendi yakınlarından başlatması manidardır.)

Kadına 'Öz'üne Sadık kalınarak en geniş haklar verilir:

'Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allah`tan korkunuz! Çünkü siz onları ancak Allah`ın emaneti olarak aldınız... Ey insanlar!.. Şüphe yok ki sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır! Onların da sizin üzerinizde hakları vardır.'

İslam kardeşliği tüm kimliklerin üstündedir:

'Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ve böylece bütün Müslümanlar kardeştir. Kişiye, kardeşinin malı, kendisi onu gönlünden kopararak vermiş olmadıkça, helal olmaz. Kendinize zulüm ve yazık etmeyiniz.'

Zina ve ona götüren sebeplerle mücadele kaçınılmaz olacaktır:

'Zani için mahrumluk vardır.' Yöneticilere Allah`ın emirlerine uydukça itaat edilir:

'Ey insanlar! Size azası kesik bir köle de amir tayin edilse -sizi Allah`ın kitabıyla idare ettiği zaman- onu dinleyiniz ve kendisine itaat ediniz.'

Evet, daha binlerce emir ve yasağıyla hayatımıza şekil veren bir güzide şahsın bu kadar güzel yollarla bize gelmesi varken başka kişilerden çözüm beklemek Müslümanlığımıza aykırıdır.

Şimdi bir kez daha düşünelim. Ya yıllardır, marksist, kapitalist, liberal söylem ve fiilleriyle bizi kandıranlara boyun eğeceğiz ya da onları hizaya getirmek adına, Allah`ı razı etmek adına, onlara seçim vaadlerimizi haykırıp kendi yolumuzda gideceğiz.

Allah ve Resulünun vaadlerine güvenip onlardan yana tercih sergileyenlere selam olsun.

Allah`a emanet olunuz.