Yusuf Arifoğlu

Ahlak/sızlar her yanım

19.05.2022 06:00:24 / Yusuf Arifoğlu

Son zamanlarda ‘festival, konser, organizasyon ve defile’ gibi değişik adlar altında şehrin bilboardlarında, el ilanlarında, medya aracılığıyla TV, internet ve radyo haber, reklam ve duyurularında benzer davetlere rastlıyoruz. Davetlerde insanın haz, şehvet ve arzularına hitap eden benzer resim, görsel ve içerikler var. Sanat ve eğlence adı altında yapılan bu etkinliklerin aslında hedefi toplumsal bir değişim ve dönüşümdür. Maalesef, buna olumlu bir değişim ve dönüşüm diyemeyiz. Sosyal alanı ahlaki açıdan yozlaştırma maksatlı bu etkinlikler son birkaç yıldır bilinçli bir şekilde Batı’dan Doğu’ya kaydırılıyor. Doğudaki il ve ilçelerde bu etkinliklerin artması ve artırılması din, fıtrat ve ahlak düşmanı mahfillerin birer plan ve projesidir. Fıtratı bozulmamış, insani endişe taşıyan hiçbir birey, grup ve camia bu gelişmelere kayıtsız kalmamalıdır. Herkes tepki gösterme ve meşru çerçevede reddetme hakkını ortaya koymalıdır. Festival, konser, gezi ve piknik ismiyle yapılan bu tür etkinlikler kesinlikle masum bir niyetle yapılmamaktadır. Bu etkinliklerde ‘kadın erkek iç içeliği, alkol tüketimi, müzik bahanesiyle Kur’an ayetleriyle alay edilmesi, toplumun örf ve âdetine uymayan giyim ve davranış tarzları, etkinliğe organizatörlük yapan ve katılanların çoğunun toplumsal değerlerle barışık olmaması’ niyetin ne kadar art olduğunu gösteriyor. Kim nereye çekerse çekebilir, adına ne derse diyebilir; ama bu gidiş her yönüyle ahlaklı veya ahlaksız olmanın düellosu ve çekişmesidir.

Ahlaksız bir toplum oluşturmak isteyenler bilinçsiz ve yersiz hareket etmiyor. Toplumu istediği ahlaki çöküşe sürüklemek ve her türlü çirkefi meşrulaştırmak için adım adım ilerliyor. Haliyle bu şeytani yolun yolcuları doğal yapıyormuş gibi ‘haram, günah, şehvet ve edepsizlik…’ kokan ne kadar kavram varsa onları gerekli gereksiz, yerli yersiz, zamanlı zamansız konuşuyor, yazıyor ve çiziyorlar. Kelime, kavram ve davranışları böyle kullanmakla ifade normalleştirmeye ve tepkilerin dozunu düşürmeye çalışıyorlar. Bazen de işin kurnazlığına kaçarak sözüm ona en fazla tepkiyi verdiklerini gösteriyor ve yayıyorlar. Aslında yaptıkları; gerçek anlamda tepki verecek olanların, bu hayâsız akına imanıyla dur diyecek olanların etkisini ve isteğini minimize etmektir. Olan biten de bu kanaatimizi destekliyor…

Evlilik, aile ve komşuluk gibi toplumsal kurumlara düşman olan onlar,

İffet, edep ve tesettüre kırmızı görmüş boğa gibi saldıran onlar,

‘Bu beden benim, kimsenin namusu değiliz, namus kâbustur.’ şirretliğine yatan onlar,

Allah katında lanetlenen, fıtrata ters ve telaffuzu dahi iğrenç ‘erkek erkeğe, kadın kadına ilişkiyi savunan, bu rezilliği kurumsallaştıran, temsil eden renkleri her yerde kutsayan onlar,

Kadın, şiddet, özgürlük ve hak gibi kulağa hoş gelen savunular üzerinden hümanist kesilen, insan hakları diye tozu dumana katan; ama kendi gerçek yüzlerinde kadına her türlü düşmanlığı izlenen, kadını ortak şehvet malzemesi gören onlar,

Zinayı isteklidir diye savunan onlar; lakin utanmadan nikâha sırt çeviren, yüz ekşiten, reddiyeler veren yine onlar…

Bütün bunlara ise sabrımız nasıl taşmaz, tahammülümüz kalmaz, Allah adına yola koyulmaz ve münkere karşı elimiz, dilimiz ve gönlümüzle karşı durmayız!

Neuzubillah…

Hak, her zaman batılın üstündedir ve ona galiptir. Ama hak tarafı olanlar hakkın istediği gibi davranmaz ve bir avuç rezil ve ahlaksız gürültücüye pabuç bırakırsa bugün onların kötülüklerine sessiz kalmamızı isteyenler yakın yarınlar da aynı kötülükleri onlarla beraber işlememiz için yakamızı tutacaklar, evimize dadanacaklar, bize icabında deli gömleği de giydirecekler. İlginçtir, doğruların mahallesinde, safında ve cemaatinde olanların çoğu da doğruyu ifade edene ve ahlaklı yaşama vurgu yapana muhalif kesildiler. Bunlar yanlış ve ahlaksızların gücüne mi kandılar, algılarına mı yenik düştüler, onların karşısında kompleks bir hale mi büründüler? Bilmiyorum; ama bildiğim şudur ki ne pahasına olursa olsun, neye mal olursa olsun doğru olanların ve ahlaki olmayı önceleyenlerin gözü kara olmalıdır. Nebevi karşı duruş geciktirilmeden işletilmelidir.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar