Sadullah Aydın

Önce Kendimizi Değiştireceğiz Sonra Gençliği

24.08.2020 07:05:20 / Sadullah Aydın

Bugün acı bir hakikatle karşı karşıyayız; gençliğin İslam’a ilgisizliği hakikati. Bazı gerçekler zehir gibi acı da gelse, ucu gelip bize de dokunsa, yaramızı hoyratça deşip de kanatsa yine de onları gündeme getirmek zorundayız. Çünkü bu öyle bir hastalık ki sebebi teşhis edilip neşter vurulmazsa tüm vücuda sirayet eder, kangren olup vücudu imha eder. Gençliğin İslam’a ilgisizliği araştırılıp tedbir alınmazsa yavrularımız, çocuklarımız ateizm, nihilizm, deizm, hazcılık canavarlarına yem olmaktan kurtulamayacaklar.

Gençlik neden İslam’a ilgisiz? Bunun cevabı gayet açık; İslam adına ortaya çıkan Müslümanların ekseriyetinin kötü, itici bir örneklik oluşturmaları… Batıda Hıristiyanlığın başına gelen musibetin bir benzeri ne yazık ki bugün İslam’ın başına geliyor. Batıda Hıristiyanlık adına ortaya çıkanlar, Hıristiyanlık adına konuşanlar o kadar kötü bir örneklik oluşturdular ki gençlik ve diğer halk kesimleri Hıristiyanlığa sırtlarını döndüler, ateizm ve dinsizlik canavarına sığındılar. Ne kadar ahlaki değer varsa reddettiler. Laikliği Hıristiyanlığın yerine koydular. Allah’ı yok saydılar. Böylece modern uygarlık denilen canavarın hayat bulmasının önünü açtılar.

Günümüzün Türkiye’sinde ve belki de diğer İslam ülkelerinde İslam adına ortaya çıkıp İslam kullanılarak sağlanan avantajlarla bir yerlere gelen, güç ve otorite sahibi olan, zenginlik ve sermayeye kavuşan birçok Müslüman ne yazık ki öyle kötü bir örneklik teşkil ediyor ki gençliğin İslam’dan soğuyup ilgisizlik denizinde boğulmasına en büyük neden teşkil ediyor…

Dünün İslamcılarından bazıları kavuştukları nimet ve fırsatları kaçırmamak, sahip oldukları imtiyazları kaybetmemek için harama ve günaha göz yumar oldular. İyiliği emredip kötülükten men etmek ilkesini bıraktılar. Çıkarlarını, imtiyazlarını dinin buyruklarından üstün tutar oldular. İslam’ın siyasi, sosyal, ekonomik taleplerini görmezden gelerek dini sadece bazı ibadet ve kandillerden ibaret gibi algılar oldular.

Dindarların birçoğu imkânları olmasına rağmen din dışı uygulamalara seslerini çıkarmıyorlar. Dinin en önemli emirlerinden biri olan sosyal adaleti bırakın sağlamayı çıkarlarına aykırı gördükleri için bu emirlere kendileri karşı çıkar oldular. Kapitalist ahlak dindar görünümlü iş adamlarını adeta esir almış durumda. Hak, hukuk, emekçiye, çalışana merhamet, hakkını verme ahmaklık olarak görülüyor artık.

İslam’ın ticari ahlakı, sosyal adalete yönelik talepleri, insani ve ahlaki erdemler konusundaki hassasiyeti, özgürlüğe olan düşkünlüğü bugünün Müslümanlarının çoğunun ilgi alanı dışında. Müslümanlar ticari ahlak anlamında korkunç bir yozlaşma yaşıyorlar. Güven, yardımlaşma, dürüstlük kalmadı.  

Düzeni ve toplumu dönüştürmek amacıyla ortaya çıkan Müslümanlar kendileri dönüştüler. İnandıkları gibi yaşamadıkları için zamanla yaşadıkları gibi inanmaya başladılar. Dindarlık iddiasındaki birçok Müslüman dine adeta savaş açan, dinin aile yapısını, ahlaki değerleri imha amacındaki, Batıdan ithal birçok kanunun, izm’in, sözleşmenin, pratiğin savunucusu kesildi.

Gençlik bütün bunları görüyor. Ve bilgisizlik, bilinçsizlik duvarları onunla yüce İslam arasında aşılmaz duvarlar ördüğü için Müslümanların tüm yanlışlarını İslam’a mal ediyor. İslam’ın böyle olduğunu sanıyor. Amel ehli olmayan Müslümanların tebliğ ve irşat çalışmaları da etkili olmuyor. Çünkü Müslümanlar kendileri söylediklerini yaşamıyorlar.

Müslümanlar toplumun dünyevileşmesinden yakınıyor, öte taraftan kendileri dünyaya dört elle sarılıyor. Ahlaki yozlaşmadan bahsediyor ama ailesine, çocuklarına bile gerekli terbiyeyi vermek için zaman ayırmıyor.

Gençliğin İslam’a ilgisizliğinin en büyük sebebi İslam adına ortaya çıkanların İslam’ı yaşamaması, İslam’ın değer ve öğretilerini eksik öğrenip tanıtması, dünya sevgisini İslam’ın geleceğine tercih etmesidir.

Biz Müslümanlar önce kendimizi değiştireceğiz, İslam hayatımızda somut bir gerçeklik olacak, ondan sonra da gençliğe işte İslam budur diyeceğiz. Yoksa gençliğin yaşanmayan bir İslam’a ilgisini beklemek beyhudedir.

Büyük şehit Seyyid Kutub’un dediği gibi İslam bir nazariyeler, teoriler yığını değildir.  Yaşanmak için gönderilmiş yüce bir nizamdır, hayatın tüm boyutlarını kapsayan mükemmel bir yaşam tarzıdır. Bunu örnekliğimizle göstereceğiz ki gençlik İslam’ın değerini bilsin, öneminin farkına varsın.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar