Allah`ın adıyla…
Bizleri imtihan vesilesiyle yaratan Allah Tebareke ve Teâlâ, yapmamız ve sakınmamız gerekenleri; yüce kitap Kur`an-ı Kerim`de ve gözlerimizin nuru Hazreti Muhammed (sav)`in yaşayışı, nasihatleri, tavsiye ve telkinleriyle bildirmiştir. Yani fani dünya hayatında bizlere iki yol gösterilmiştir; hak olan iman yolu ve batıl olan küfür yolu...
İki seçenekten başka bir seçeneğimiz yok! Ya doğru yol olan iman hakikatlerini anlayacak, yaşayacak ve başkalarına da tavsiye edeceğiz. Ya da fasit yol olan küfrün bataklığında alçaltılmış bir biçimde hayatı sürdüreceğiz. İyiyi ve kötüyü ayırt etme özelliğine sahip olan biz insanlar, hangi yoldan gideceğimize kendimiz karar vereceğiz.
Kararımız bizi ya iman ehli yapacak, ya da küfür ehlinden kılacaktır. Ve eğer ki bizler iman ehlinden olup izzeti istiyorsak, Rabbimizin emirlerini yerine getirip yasakladıklarından sakınmak zorunda olduğumuzu bileceğiz. Bunları yapmamızın sonucunda ise, eksiksiz ve kesintisiz nimetler ile mükâfatlandırılacağız.
Yok, eğer bizler geçici dünya hayatının nimetlerinden vazgeçmeyip nefsimizin esiri oluyorsak; demek olur ki bizler batıl yol olan küfür yolunu seçmişizdir. Küfür yolunda geçici nimetler bizlerin; doğruları, güzellikleri, hakikatleri ve Allah`ın binlerce nimetlerini görmesine engel olmuştur. Ve bu yolda gitmeye devam ediyorsak, sonu hüsrana uğrayanlardan olacağız. Sonu hüsran olanlar; ebedi olan ahiret yurdunda en şiddetli ve acımasız bir şekilde azaba uğrayacaklardır.
İşte karar bizim... Kararı verecek olacak bizler olacağız. Geçici/silici renk ve zevklerle donatılmış bir hayatı mı tercih edeceğiz; yoksa nimetleri sürekli, eksiksiz ve kesintisiz olan ebedi bir hayatı mı tercih edeceğiz? Bizleri bir hiçken yaratan Allah Teâlâ, bu noktada bizlerin karar vermesini istiyor; ya iman ve izzet, ya da küfür ve zillet...
Fani dünyada nefsimizin esiri olacaksak, belki de çok fazla sıkıntı ve zorluk çekmeyeceğiz. Saldırı ve baskınlara maruz kalmayacağız. Bela ve musibetlere duçar olmayacağız. Evlerimiz, işyerlerimiz ve camilerimiz saldırılara uğramayacak. Kitaplarımız ve dergilerimiz resmi iken illegal olmayacak. Gazete ve yayınevlerimiz israilvari baskınlara uğramayacak. Muhtaç ve yoksullarla dayanışmayı misyon edinen derneklerimizin kapısına kilit vurulmayacak. Çocuklarımızı başörtülü okula gönderdik diye, yıllarca hapis cezaları almayacağız. Ve bizler dünya hayatını, rahat (!) ve huzurlu (!) geçireceğiz.
Yok, eğer ki nimetleri sürekli bir hayatı, geçici bir hayata tercih etmek istiyorsak, yani iman ehlinden olmak istiyorsak o zaman iş değişecektir. O zaman bizlere yapılan haksızlıklara sessiz kalmayacağız. Zulmedenlerin zulümlerini yüzlerine haykıracağız. Yaşayışımızdan dolayı mağdur edilişimizi kalemlerimizle, yazılarımızla dile getireceğiz. Genç-yaşlı, kadın-erkek farkı gözetmeden, kendi halkına karşı acımasızca katliamlar gerçekleştiren zalim Esed ve rejiminin yıkılması için dua edeceğiz; öneri ve tavsiyelerle beraber doğruluklarından şüphe duymadığımız İslami camiaların bu soruna el atmaları ve çözüm aşamasında öncülük etmeleri çağrısında bulunacağız. Zulüm ve haksızlıklara uğrayan Müslüman kardeşlerimizin yanlarında olduğumuzu belirteceğiz. Zalimlerin, diktatörlerin, tağutların ve müstekbirlerin yaptığı zulümleri yüzlerine haykırmaktan geri durmayacağız.
Hakkı haykırmaya devam ettiğimiz zaman saldırı ve operasyonlarla karşılaşacağız. Mazlum, mustazaf ve kimsesizlere yardım götürme amacında olan derneklerimiz ideolojik kararlarla kapatılacak. Allah`ın emrini yerine getiren kızlarımıza destek verdiğimiz için -vicdanlı hiçbir insanın kabul ve tasvip etmediği/etmeyeceği bir şekilde- hapis cezaları alacağız. Derin yapıların kirli ilişkilerini ifşa eden gazetelerimiz susturulmak istenecek. Kalk ve uyar emri gereğince çıkartılan dergimiz birilerini rahatsız edecek. Mescit olarak gördüğümüz ve kullandığımız evlerimiz necis ayaklar tarafından kirletilecek. İnsanları bilinçlendirmek ve ilim pompalamak üzere kurulmuş olan yayınevlerimiz, pompalı silahlar ile basılacak.
Üç beş günlük denilen dünya hayatımız zindana dönüşecek. Birilerimiz dört duvar arasında zindan hayatı yaşarken, diğerlerimiz büyük ve geniş olan yeryüzünde dört duvar hayatı yaşayacak. Sıkıntı, zorluk, bela ve musibetlerin en şiddetlisine uğrayacağız. Doğruları; doğru yerde, doğru insanlar ile birlikte ve doğru gazetelerde yazdığımız için fiziki takibe uğrayacağız, gözaltına alınacağız, tutuklanacağız. Gençliğimizin baharındayken Furkan gibi şehit olacağız. Adımızı Ubeydullah gibi, şehitler kervanına yazdıracağız.
Karşılaştığımız onca sıkıntı, zorluk, saldırı ve baskınlara rağmen; saadet-i ebediye`yi, yani asıl kurtuluş yeri Cenneti istiyorsak, metanetimizi bozmadan hakkı haykırmaya devam edeceğiz. Zalim ve tağutların hile ve desiselerine karşı yes`e düşmeyeceğiz. Üzülmeyeceğiz, gevşemeyeceğiz, yorulmayacağız, çalışacağız… Allah`ın yardımlarının farkında olacağız ve mutlaka galip geleceklerden olacağız...
DOĞRUHABER