Mirali Yıldırım

Tevhid Erleri Modern Kuşatmayı Nasıl aşacak?

02.10.2020 02:19:01 / Mirali Yıldırım

   Çetin bir savaş, insanlık ve modern cahiliye arasında sürmektedir. Bu meydan muharebesinde Ayakta kalan tek cephe Tevhid cephesidir.

   Modernizme karşı, insanlığın kurtuluş reçetesi olmak için çıkan birçok inanç ve düşünce sistemleri oldu. Aslına bakılırsa; komünizm, kapitalizm, nasyonalizm, liberalizm hatta batıl beşeri dinlerden Budizm Şintoizm.. inançları da insanlığın kurtuluşu için geldiler. Hristiyanlık öncesindeki Yahudilik de İslam'ın öncüleri olarak aynı kurtuluş için geldiler. Yazık ki cahiliye ile insanlığın savaştığı meydan muharebesinde modernizme esir düştüler. Bununla da yetinmeyerek  modernizmin askeri oldular. üzücü ve talihsiz bir durum. "Divanesi, ikimiz kaldık Allah yolunun" demeden, "Gariplerin Dini" olan İslam tek ayakta kaldı. Dün böyleydi bugün, yarın da aynı olacak.

   Model cahiliyenin bildiğimiz cahiliyeden bir farkı yoktur. Klasik cahiliye şirk, zülüm, zina, asabiyet gibi suç ve günah kavramlarını dayatıyordu. Asabiyet, içki, kumar, cana kıyma, hırsızlık, yetim malı yeme, cinsiyet ayrımı, kızları diri diri toprağa gömme, putperestlik.. gibi suç ve günahlar vardı. Kahinler, toplumun saygınlarıydı. Ceza kesenlere fetva verir, yarınlardan haber verirlerdi.. Putlar;  güç sahiplerinin vazgeçilmezleriydi. Belli günlerde “Kutsanır”, adlarına adaklar adanırdı...

   İşte böyle bir durumda; "Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar" mesajıyla insanlık kurtuldu. 

   Mücadele bitmedi;  günümüzde de bundan farklı bir şey yoktur. Karşı cephede, Müslümanlara rağmen İslam dini ayakta ve çözüm reçeteleri sunuyor ancak, garib'in yanında olması gereken değerler,  -izmler ve medeniyet iddiasındaki bütün yapılar çökmüş; kapitalizmin bineği olan "modernizmin safına" geçmiştir. Güneş, doğu'dan doğar ancak Doğu'nun ufku kararmıştır. Budizm dehşet saçmakta, Şinto, Sam Amca'nın  zincirinde. Güzellik adına(!) çıkan Batı'nın bütün -izmleri, şerre teslim olmuş; mazlumları, kaderine terk etmiştir.  Capitalizmin şahsında, kendine ibadet isteyen bir kul olmuştur. Gayrı  her yapıya ceza kesmiştir. 

   Bu zorlu mücadele meydanına inmek sadece Cesaret değil; başka imkan ve kabiliyetler de gerektirmektedir.

   "Rê dur e derîv teng e!/ Avaz peyman u cenge.."

   Evet. Mücadele kime karşı verilecek? Modern cahiliyeye karşı. Cahiliyenin içeriği aynı tarzı değişmiştir. Savaşanların güçleriyse orantısız…

   Yine de bir çare var. Modern cahiliyenin karşısındaki “Garib Din”in tezi çok kuvvetlidir. "Elde Kur'an gibi bir Burhan'ı Mübin varken; başka deliller zail görünür.." İşin lezzeti de burada.

   İnsanlık, hakikaten izahı zor bir esarettedir. Sunulan lezzetlere rağmen insan, özgür değil. Tarif edemeyeceği bir esaretten kurtulacağı günü, sığınacağı kaleyi aramaktadır. Tevhid erinin buna karşı sunacağı sağlam tezleri mevcuttur. İnsanlık; kula kul olmaktan kurtulacak, paranın esaretinden, arzularının kelepçelerinden kurtulup özgürlük ve istikrar bulacak. Onur dolu bir yaşama kanat çırpacaktır.

  Bu zorlu mücadelede, Müslüman milletlerin altyapısı hakikaten yetersizdir, İslam'a ve mazideki reçetelere rağmen.

   Örneğin bir Afganistan'da Malezya'da bir reçete çıkabilir mi? Zor. Vahyin topraklarına, halka ve hakka rağmen konan Suud ailesinin reçetesi olabilir mi? Ezheriyle, nice simalar yetiştiren Mısır'da, firavun zihniyeti hâkim.

   "Giden Şanlı akıncılarıyla" Viyana kapılarına dayanan Osmanlı mirasının, red ve inkarcı kemalizmden başka sunacağı bir imkanı yok. Avrupa'ya Reform ve Rönesansı yaptıran Endülüs mirasından bir eser yok.. Tam bir fetret!

   İlim ve irfan merkezlerimiz Semerkand, Buhara, Hocend, Kum, İstanbul, Konya, Bağdat, Şam'dan yükselen bir sâdâ yok! İbni Sinalar, Farabi, İbni Rüşd, Biruni, Gazali, Molla Gürani, İbn-i Kesir, Bediüzzaman gibi İlim ve irfan deryaları yetiştirmemiz lazım.

   Daha da önemlisi; başta kendi insanına, beraber yaşadığı insanlara "red ve inkar" uygulanmayacak; onlara değer verecek yapıyı yani İslam’ı MUKTEDİR kılmalıyız. Bu mümkün ancak İslam'a rağmen şimdilik yok. 

   "Bir fikrim var” diyenlerin en haklı duygularını dahi dinlememişiz. Dinlemeyen, dayatan iktidarların mağduruyuz!  İlim havzaları, medreseler, üniversiteler; statükoların tornalarında işlemekte... Nesiller heba oluyor..

   Modernizmin türlü kanallarla, kıyaslanmayacak imkânlarla hitap ettiği gençliğimize sahip çıkmakta zorlanıyoruz. Eğitim sistemi; "görülen lüzum üzerine" insan yetiştiriyor belki de hiç yetişmesin istiyor!

   İslam alemi bugünleri aşabilecek mi, aşacaktır!

   Rusya, Amerika, Yahudi kuşatmasından beter "bunların hesabına işleyen rejim ve iktidarlar" başımızda!  Öğrenilmiş çaresizlik, bilenlerin susup bilmeyenlerin konuşması (ruveybida)israf olan ustalıklar; bizi, "bir alanın hastalığından her alanın ÇIRAĞI" yapmış. Zaten Müslüman(?) çoğu ülkenin kazanacağı zaferler de seküler statükoların hanesine yazılacaktır.

   Kazancımızın, İslam adına, her başarımızın davamız adına sayılacağı hesaplara yoğunlaşmalıyız. 

   Güzergahımızdaki asırlık seküler moloz ve hafriyatın bir yerlere nakli de zaruridir. Bunun için de İlim irfan ve cesaret -nam-ı diğer- "Asa-yı Musa ve Zülfikar elzemdir" ki bu da

   "Bir  "Dâd-ı Hüdâ'dır cehd ile olmaz!" #Hak edeceksin wesselam!

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar