Öncelikle belirteyim ki bu yazıda belirtilen kişi ve firma isimleri ile plaka numarası, haber siteleri ve sosyal medyada yayımlandığı için açık olarak yazılmışlardır. Yoksa “Kişisel Verilerin Korunması” diye bir şeyden haberim var. Ayrıca yazıyı yazmadan, Öz Erciş Seyahat firmasının internette bulabildiğim telefonlarını aradım ama cevap vermediler.
Yine yazıya geçmeden önce belirtmem gereken ikinci husus; sık sık otobüs yolculuğu yapan biri olarak, benzer sorunlarla karşı karşıya kalmamdır. Seyahat esnasında namaz ile ilgili taleplerimi anlayışla karşılayan firmalar olduğu gibi “Kazaya bırak, koltukta kıl, sonra kılarsın” diyerek red edenler de oldu.
Efendim olay şu: Abdullah Gündüz isimli vatandaş, Öz Erciş Seyahat isimli firmanın otobüsü ile yolculuk yaparken, 3 dakikalık namaz molası istiyor ama bu isteği geri çevriliyor. İsterseniz kendi ifadelerini olduğu gibi alalım: “65 DH 854 plakalı “Öz Erciş Seyahat” isimli seyahat firması öğle ve akşam namazları için 3 dakika mola talep etmeme rağmen inatla mola veremeyeceğini, namazı sonra kılabileceğimi ve bu ricamı tüm yolcuların hakkına girmek olduğunu iddia ederek talebimi reddetmiştir.”
Adı geçen şahıs yukarıdaki mesajı Twiter hesabından yayımlayınca, firma evlere şenlik bir açıklama yapıyor. Firma avukatı aracılığı ile yapılan açıklama biraz uzuncadır ama aşağıda parça parça ele alınmıştır. Fakat en önemli tarafı laiklik vurgusu yapılan yerdir ki jakoben bir eda yazıldığı anlaşılmaktadır.
Açıklamanın başında; “Otobüs gibi toplu taşıma araçlarının önceden belirlenen güzergâhlar ve bu güzergâhlar üzerinde bulunan mola yerleri dışında, hayati tehlike arz edecek durumlar hariç olmak üzere durması, bizzat toplu taşıma sisteminin bu niteliğinden dolayı amaca uygun değildir” şeklinde bir açıklama yapılmaktadır. İyi de namazın da vakitleri belirlenmiş ve bu vakitler çıktıktan sonra “Eda” olarak kılınması imkânsızdır. Ancak “Kaza” olarak kılınabilir. Tabi sefer halinde bazı ruhsatlar vardır. Hanefi dışındaki mezheplerde “Cem” etme olayı var ki bu sayede; sabah namazı hariç, öğlen ile ikindi ve akşam ile yatsı öne ve arkaya çekilebilmektedir. Bu tür hallerde sabah ve akşam namazı hariç olmak üzere, dört rekâtlar ikiye indirilebilmektedir ki buna “Kasr” denilir.
Namaz ehlinin bütün bu şartları kullandıktan sonra otobüsü durdurması gereken bazı zamanlar olabilmektedir. Bu durumu çok yaşayanlardan biriyim. Örneğin; otobüs firmaları anlaşmalı oldukları tesislere gece saat 03.00’da dahi ulaşsalar, durup mola vermektedirler. Çünkü otobüs görevlileri bu tesislerde bedava yemek yemektedir. İmsak vakti girmediği için burada sabah namazı kılınamamakta, ancak abdest alınmaktadır. Sonra otobüs yola çıkınca kaptandan rica edilip, uygun bir yerde namazı eda edebilmenin yollarına müracaat edilmektedir. Abdestli olduğun halde ve birçok yerleşim alanından geçilmesine rağmen otobüs durmamakta, ha şurası ha burası derken, yorgunluğun verdiği mahmurluktan ötürü koltukta uykuya dalınabilmektedir. Tabi tutulan abdest boşa gitmektedir. Sonra o korku hali ile uykudan uyanılıp, tekrar kaptana bir yerde durması için rica edilmekte, ancak bu kez abdest için de ayrıca vakit kaybedilmektedir. Hâlbuki ilk etapta dursa, sadece iki rekât sabah namazı kılınacaktır. Bütün mesele molaların namaza göre değil, en iyi bedava yemeği veren anlaşmalı tesislere göre ayarlanmasıdır.
Daha sonra söz konusu Avukat hukuki kişiliğini de kullanarak, Cumhuriyet Gazetesinin; “Seyahat firmasının laiklik vurgulu yanıtı sosyal medyada kısa sürede trend topic listesine girdi. Birçok kullanıcı "Yeni firmam artık Öz Erciş" derken, avukatın paylaştığı metin binlerce kez beğeni ve paylaşım aldı.” şeklindeki övücü haberine bile konu olabiliyor. Dedik ya mantalite aynı. Açıklama şöyle: “Anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlanmıştır. Anayasanın 14. maddesine göre, anayasada tanımlı hakların hiçbiri, özellikle demokratik ve laik anlayışı ortadan kaldırma amacıyla kullanılamaz. Anayasanın 23. maddesi yerleşme ve seyahat hürriyetini ve 24. maddesi din ve vicdan hürriyetini güvence altına almıştır.”
Tabi bu bir tercih meselesidir. Laikler tercihlerini yemek ve tuvalet ihtiyacından yana kullandıklarından, namaz kılanların ne gibi sıkıntılar yaşadıklarından habersizdirler. Firmalar genellikle; “20 dakika veya yarım saat ihtiyaç molası” deyip anlaşmalı tesiste duruyorlar. Tabi laikler için namaz bir ihtiyaç sayılmıyor. Tuvalete gidip gelen biri namaz kılacaksa, abdest alacak ve vakit namazı ile birlikte diğer vaktin namazını da kılacaktır. Böylece yemek yeme fırsatı olmadan kalkış anonslarını duymaya başlar. Yolcu benim gibi migren hastası biri ise açlıktan baş ağrısı ile boğuşmak durumunda kalacaktır.
Firma açıklamasının son kısmında el hak doğru söylüyor: “Buradan hareketle müvekkil şirketin sadece bir veya birkaç yolcu ibadet edecek diye ibadet etmeyen ve öngörülen zamanda varmak istediği noktaya ulaşmak isteyen diğer yolcuların, bahsi geçen anayasal haklarını görmezden gelmesi şirket politikamız nedeniyle mümkün değildir.” Gerçi cümlenin sonu yine problemlidir ama bir veya birkaç kişi namaz kılacak diye başlayan yer hususu tam da gerçeği yansıtmaktadır. Bahsettiğimiz kaptanlarla kavga etme pahasına otobüsün durdurulduğu zamanlarda, namaz kılanların sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir. Yolculukta namaz farz değilmiş gibi namaz kılanlar dahi namazı terk etmektedirler. Bir sabah namazını ben ve kaptan kılmıştık. Adama durduğu için teşekkür edince; “Ben de senin sayende kıldım” diyerek teşekküre gerek olmadığını söylemişti.
Velhasılı kelam esas mesele şudur: Otobüs firmalarının mola saatlerini namaza göre ayarlayıp, en azından namaz kaçmayacak şekilde tesislerde durmaları gerekir. Kaptanları namaz kılan otobüslerde bu problem çıkmıyorsa, namaz kılmayanlar da bu sorunun üstesinden gelebilir kanaatindeyim. Bu öyle israil-Filistin sorunu gibi çetrefilli bir sorun değil. Çözümü gayet basittir. Fakat her yolculukta yaşadığımdan dolayı umumilik arz etmektedir sanırım.
Bilmiyorum yolcuların hemen hepsinin Müslüman olduğunu hatırlatmama gerek var mı?