Türkiye’de laisizm ve sekülerizmin en önemli figürlerinden biri CHP’dir. Osmanlı zamanında gelişen Batı taklitçiliği serüveninin devam ettiricisi olan bu zihniyetten tezahür eden icraatların, Türkiye halkları nezdinde pek kabul görmediğini belirtmemiz gerekiyor.
Buna rağmen Cumhuriyetin kuruluş yıllarında, o günün şartlarında ülkede iktidarı ele almış ve vatandaşa büyük bedeller ödetmiştir. Batı dünyasının daha çok kültürünü taklit ederek, halktaki İslami düşünce ve yaşantıya düşman kesilen CHP, adına devrim dedikleri bir sürü Batıcı icraatı millete dikte ettirmiştir.
Hal böyle iken halktan genellikle kemikleşmiş %25’lik gibi oy alabilen bu parti, hile veya zorba yöntemler dışında, Türkiye’nin demokrasi tarihinde tek başına iktidar olabilme başarısı göstermemiştir.
Bir koalisyonlar tarihi denilebilecek iktidarlarında, ekonomik büyük krizlerin müsebbibi olmuş, enflasyon ve devalüasyon gibi bütün durumları halka yaşatmışlardır. En son DSP, ANAP ve MHP üçlü koalisyon iktidarında bu ülkeyi büyük bir ekonomik krize duçar ettirmişlerdir.
Hâlihazırda CHP’nin başında bulunan Kemal Kılıçdaroğlu solun tek başına iktidar olmasından umudunu kesmiş bulunmaktadır. Zaten önceki dönemlerde de sağ partilerle koalisyon yaparak iktidar olabiliyorlardı. Eskiden seçimlerden sonra yapılan koalisyon görüşmeleri, günümüzde seçimlerden önce yapılmaktadır.
Dün olduğu gibi bugün de tek başına iktidar olamayacağını bilen Kılıçdaroğlu, etrafına topladığı beş sağ parti ile bu hedefine ulaşmak istemektedir. Hazır enflasyon yükselmiş ve hayat pahalılığı vatandaşın canını yakıyorken, oluşan pozisyonu gole çevirmek istemektedir.
Kılıçdaroğlu, sağ muhafazakâr seçmeni ürkütmemek adına laik mesajlar vermemektedir. Demokrasi adı altında kulağa hoş gelen bazı açıklamalar yapmaktadır. Bir de helalleşmeden bahsetmektedir. Ancak hangi konular üzerinden helalleşmenin gerçekleşeceği üzerine bir açıklaması bulunmamaktadır.
Sahi neden helalleşmiyor Kılıçdaroğlu? Bugüne kadar başörtüsü ile ilgili söylediği birkaç cümleden başka bir şey duymadık kendisinden. Helalleşmek için illa ki iktidar olması gerekmiyor. Muhalefette iken dahi kalkıp; “Biz şu veya bu hususta hata yaptık ey halkım, affet bizi” diyebilir.
Örneğin İskilipli Atıf Hoca’nın idamından dolayı helalleşme talebinde bulunacak mı? Şeyh Said’e neden bir mezar yeri çok görüldü? Bununla ilgili bir açıklaması olacak mı? Dersim katliamında öldürülen binlerce vatandaşın aziz hatırasına bir şeyler söyleyecek mi? Ya da Zilan’da tamamen imha edilen 45 köyün köylüleri ile de helalleşecek mi? Neden hangi konularda helalleşeceğini söylemiyor?
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana CHP’nin işlediği nice cürümler var. Bunlardan dolayı CHP’nin helalleşmeye çalışması, kendisini sanık sandalyesine oturtmaktadır. Bu da başlı başına bir olaydır ama bakalım mağdurlar haklarını helal edecekler mi?
İşin garip tarafı Kılıçdaroğlu’nun kendisi dahi helalleşeyim derken ve bir anlamda kendisini sanık sandalyesine oturturken, bir kısım muhafazakâr parti onu cumhurbaşkanı yapmaya çalışıyor.
İlginç bir durum. Bir ülkenin dindarlarının üzerinden dozer ile geçeceksin, alimlerini idam sehpalarında sallandıracaksın, Kur’an’larını yasaklayıp, elifbasını kaldıracaksın, Batılılaşma adı altında ne kadar İslami şiar varsa hepsine savaş açacaksın ve yine bu dindarların oyu ile başa geçeceksin.
İlginç mi ilginç!