Cumhurbaşkanı Erdoğan birçok siyasetçiye nazaran sözünün eri olarak tanınan bir yapıya sahiptir. Ortadoğu’da çizdiği mazlumdan yana profili, ona hayli prestij kazandırmaktadır. Dünya beşten büyüktür sözü ile Birleşmiş Milletler’e bir ayar çekmek istemekte ve sessizlerin sesi olma gibi bir misyon üstlenmiş durumdadır.
Kendisinin siyasi hayatımıza girmesiyle “Dün dündür” felsefesi siyasi arenadan çekilmiş olup, artık siyasilerden verdikleri sözlerini yerine getirme hasleti beklenmektedir. Bir devrin halkı küçümseyici ve aldatıcı siyasi profilleri, bu sayede daha iyi anlaşılmaya başlandı.
Geçenlerde Sezen Aksu’nun, Hz. Adem (as) ile ilgili şarkı sözlerinin ortaya çıkması beraberinde bir çok tepkiyi de getirmişti. Gerçekten de Kur’an’da ismi peygamberlerle birlikte anılan ve insanlığın babası sıfatını üstünde taşıyan ilk insan Hz. Adem (as)’a sarf edilen bu sözler hakaret niteliğindeydi.
Müslüman ahali tarafından kabullenilmeyen ilgili şarkı sözlerinin, neden ilk çıktığı 2017’de değil de beş yıl sonra tepki çektiği hususu sorgulandı. Çünkü daha önce şarkı dar bir çevrede dinlenmiş, geniş halk kitlelerince duyulmamıştı. Ancak 2022 yılının Ocak ayında, video paylaşım platformu Youtube’de paylaşılınca herkes tarafından duyuldu. Onun için tepkilerin şimdi olmuş olması gayet normaldir.
Tabi sanat, siyaset, ilahiyat gibi çevrelerce tepkiler değişik değişik oldu. Kendisinin şarkı sözü adı altında bir peygambere hitaben söylediği sözler hakaret olarak da değerlendirildi, burada hakaret kastı yoktur şeklinde de görüldü.
Ancak Allah’ın, yaratacağını meleklere haber verdiği; işin önemine binaen kendisine ruh üflendiğinde meleklerin secde etmesi gerektiği; diğer yaratıklardan üstün bir vasfı olarak bilgi ve irade sahibi olduğu; yeryüzündeki ilk insan, ilk baba, ilk aile reisi, ilk koca gibi özelliklerinden dolayı hepimizin babası olarak saygı duyulan; semavi kitaplar; Zebur, Tevrat, İncil ve Kur’an’da yaradılışı anlatılan, ayrıca Kur’an’da ismini; “Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem’i, Nûh’u, İbrâhim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah hakkıyla işitmekte ve bilmektedir.” diyerek, iki peygamber iki peygamber ailesi ile birlikte zikrettiği; bütün bu özellikleri içinde cehaletin olmadığı Hz. Adem (as)’e böyle pervasızca saldırmak tüm inananlara acı verdi.
Bütün Müslümanlar gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan da, bir Cuma namazının ardından tepkisini dile getirdi. Katılırsınız veya katılmazsınız ama konu hakkındaki tepkisini üst perdeden; “Hz. Âdem efendimize kimse dil uzatamaz; o dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir” diyerek ifade etti.
Belki de Cumhurbaşkanı biraz daha hukuki bir dil ile söyleyeceklerini ifade edebilirdi. O kendisinin bileceği bir iş. Fakat biraz da spontane söylenen cümleler yukarıda yazdığım gibi idi. Tabi bir söz söylenmeden önce insana mahkumdur. Ama ağızdan çıktıktan sonra insan ona mahkûmdur.
Ancak söylenen söylendi ve Ülke’de Hz. Adem (as)’’ın yaradılışına, peygamberliğine inanan herkesin tasvip ettiği, bundan böyle her önüne gelen şarkıcı, türkücünün öyle ağzına geleni söylemeyeceği gibi bir gündem oluştu.
Ne yazık ki bu duruş uzun sürmedi. Sözlerinin arkasında durmakla maruf Cumhurbaşkanı çıktığı bir televizyon programında; "Şimdi burada çok açık net bir gerçeği ortaya koymakta fayda var. Öncelikle benim oradaki hitabımın muhatabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu, Türk müziğinin önemli bir ismidir. Şarkılarıyla insanımızın duygularına tercüman olmuş bir sanatçımızdır" açıklaması yaparak, çark edici tarzda sözler sarf etti.
İşte bu olmadı.
Yani olmadı.
Olmadı işte.