Suriye`de olaylar başladığından beri, birçok ülke kendine göre bir hesap yaptı. Yaptığı bu hesaba göre de olaylara karşı bir tavır takındı. Türkiye, bu olaylarda önce arabulucu rolü üslenmek istedi. Ancak, kimse bu ara buluculuk çalışmasını pek ciddiye almadı. Çünkü bir tarafta Ankara`nın Amerika`ya olan yakınlığı, diğer tarafta Suriye muhalefetine verdiği destek, onu kuşkuyla yaklaşılan bir ülke haline getirmişti. Bu arabuluculuk işinden başarılı olamayan Türkiye, olaylardan Suriye yönetimini sorumlu tuttu ve ona karşı açık bir tavır aldı. Artık bütün siyasetini Suriye devlet yönetiminin gitmesi üzerine kurdu. Tam da batı ittifakının istediği noktaya geldi. Bu noktadan sonra batı ile sıkı bir işbirliğine girdi ve Suriye konusunda aktif bir rol oynadı.
Türkiye bu işbirliğinin faturalarını hem bir komşusunu kaybederek hemde onbinlerce insanın ülkeye göç etmesiyle ağır bir ekonomik ve siyasi fatura ile ödüyor. Uluslar arası kuruluşlar maddi noktada Türkiye`yi yalnız bıraktılar. Yüzbini geçen insan sayısıyla Türkiye, bu işin altından kalkmada zorlanıyor. Hatta, bazen toplama kampalrındaki insanlar, sorunlarının halledilmemesi sebebiyle ayaklanma noktasına geliyorlar.
Şu anda Türkiye, bu mülteciler meselesinde batılı güçlerden ilk kazığı yemiş durumda. Türkiye bu konuda yalnız bırakıldı. Evet Türkiye insani bir sorumluluğu yerine getiriyor. Bunun için de, gerçekten büyük bir çaba sarf ediyor. Bu anlamda teşekkürü de hak ediyor. Yoksa, yüzbinleri bulan bu mültecilerle, sivil toplum kuruluşlarının baş etmesi mümkün değildi. Hergün içimizi karartan sığınmacı haberleri ile, hop oturup hop kalkardık. Bence bu konuda Türkiye dünya kamuoyunu bilinçlendirip, batının iki yüzlülüğünü bir kez daha göstermelidir. Batı, Suriyede muhaliflere destek verip, sırtını sıvazlarken, bu sığınmacılar için kılını dahi kıpırdatmaması, üstüne düşünülmesi gereken ciddi bir meseledir. Gerçi batının insanlıktan anladığı ancak kendi çıkarıdır, bunu herkes biliyor, ancak yarın Suriye konusunda söz söyleyip kahramanlık taslamaya kalktığında, bu iki yüzlülüğünü yüzüne çarpmak için bu konuları kamuoyunda sık sık dile getirmek gerekir.
Türkiye`nin batıdan yediği ikinci kazık da Suriye muhalefetinin karargahını ve karar alıcılarını değiştirmektir. Türkiye de bulunan muhalifler, daha çok Türkiye`nin etkisinde muhalefet yapıyorlardı. Tabi bu durum, batı ülkelerinin hoşuna gitmemiş olacak ki, şu anda hem muhalifleri, hemde muhaliflerin merkezini değiştiriyor. Türkiyenin muhalefet üstündeki etkisini kırmaya çalışıyor. Çünkü eski liderler Türkiye`nin etkisinde.
Bundan sonra muhtemelen Suriyede şu manzaraları göreceğiz; cami cemaatı namaz kılarken patlayan bombalar. Bol bol şii sünni çatışması. Pazar yerlerinde ve laışveriş merkezlerinde patlayan bombalar. Mücahitlerin terörist olarak ilan edilmesi ve üstlerine bomba yağdırılması. Bu konuda Suriye yönetimi ile istikbarat paylaşımında bulunulması.
Aslında Amerika ve batı gördü ki Suriyede işler müslüman güçlerin kontrolüne geçiyor. Ve işte bunu kırmak için harekete geçti . Gerisi fasafiso. Çünkü Türkiye muhalefeti birbirine düşürmedi. Aralarında bir ayırım yapmadı. Amerikanın istediği şekilde hareket temedi. Tabi buda, amerika ve batının işine gelmez. Çünkü müslümanların ikdidara gelmesini istemiyorlar. Bütün çabaları bunun için.
Allah, müslümanları ve Suriye`yi batının ve Amerikanın fitnesinden korusun.