Şu Türkiye`nin sakin bir günü olmayacak mı? Her gün ayrı bir olayla uyanıyoruz. Daha ne oldum demeden başka bir mesele ortaya çıkıyor. Gündem öyle bir değişiyor ki bir gündemi bitirmeden bir olay sonlanmadan başka bir olay başka bir gündem patlak veriyor. Haber bültenlerinde şok üstüne şok, son dakika üstüne son dakika haberleri geçip duruyor. Sonra da halkımızın unutkanlığından, olaylara tepkisizliğinden dem vuruyoruz. Allah aşkına böyle bir gündemi takip edip akılda tutmak mümkün mü?
Şöyle bir cumhuriyet tarihini düşündüğümüzde olaysız, normal geçen bir zaman dilimini hatırlamıyoruz. Olay üstüne olay olay yaşıyoruz.
Cumhuriyet kurulduktan sonra bir savaşa girmediğimiz eksikti şimdi onu da yaşayacağız.
Dün Mavi Marmara baskınında dokuz insanımızı şehit edip yüzlercesini tutuklayıp zindana atanlara ses çıkarmayan malum çevreler, şimdi savaş naraları atıyorlar. İsrail ile ilişkileri koparmaya ödü patlayanlar şimdi Suriye`ye hücum ediyorlar.
Ya uluslar arası savaş tamtamları çalanlara ne demeli? Onlar da iki ülkenin savaşması için açıklama üstüne açıklama destek üstüne destek veriyorlar. İsrail`e kuzu olan bu ülkeler Suriye`ye aslan kesildiler.
Türkiye daha içeride istediği bir sosyal barış ve huzuru sağlamamışken, hükümete diş bileyen birçok çevreler varken, hükümetin Suriye ile olası bir savaşa girmesi bir felaket olur. Evet, Suriye haddi zatında güçsüz bir ülke ama uluslar arası dengede ve iç dengelerde patlamaya hazır bir bomba gibidir. Suriye`ye her şeye rağmen destekleyen ülkeler bir top mermisine karşılık bir savaşı kabulleneceklerini sanmıyorum.
Hem işin birde başka bir yönü var ki, bu daha da vahim. Oda şudur ki o top mermisinin kimin ne maksatla atıldığını bilemiyoruz. Daha dün düşürülen uçağın kimin ve nasıl düşürüldüğünü bilemediğimiz gibi. Bunun üzerine kalkıp kör dövüşüne girersek iki halk için de trajik bir hal olur.
Su anda Suriye yönetimi sıkıntılı günler yaşıyor. Olası bir dış müdahaleyi iç kamuoyunda bir milliyetçi söylem ile halkı arkasına alma politikası gütmesi hiçte uzak bir ihtimal değildir. Bu da sadece zalim yönetime yarar. Türkiye`nin bu taraftan müdahalesini bir fırsat bilen israilin de diğer taraftan bir müdahalesi her halde artık kıyamet savaşının olmasına sebep olacaktır.
Türkiye`nin yapacağı en akıllıca iş, bence şimdiye kadar yaptığı misilleme atışlarıyla yetinip bu işe bir son vermektir. Zaten direnişçilere verdiği destek ile savaşın bir tarafı haline gelmişken birde fiili bir savaşa girişmesi, içte ve dışta tehlikeli sonuçlar doğuracaktır. Ayrıca karşı tarafta Kürt ve Arap halkları var. Bunların duyacağı bir rahatsızlık anında aynısıyla iç kamuoyuna da yansıyacak, ümmetin ve halkın birliğine de büyük bir zarar verecektir.
Türkiye ekonomisi, iç dinamikleri ve uluslar arası dengeleri açısından kesinlikle böyle bir savaşa girmemelidir. İç kamuoyunu da ikna edecek açıklamalar ile olayı kontrol altına almalıdır. Misilleme hakkını zaten fazlasıyla kullanan Türkiye`nin bundan sonrası için atacağı aşırı adımlar, artık olayın aleyhine dönmesine sebep olacak, haklıyken haksız duruma düşecektir.
Mavi Marmara hadisesinde sağduyu çağrısı yapanların, Peygambere hakaret olayında Türkiye`den aşırı tepkilerin dindirilmesi için yardım talep edenlerin bu olayda habire gaz vermesi hiç de hayra alamet değildir.