Bir ramazan arifesinde yine kalbimiz parçalandı. Rahmet mevsiminde içimiz kan ağlayacak. Kendimizden ve Müslümanlığımızdan utanacağız.
Daha kaç zillet yaşayacağız. Daha kaç katliam göreceğiz. Her bir İslam beldesinde ayrı bir zulüm ve vahşet var.
Ama Arakan hepsini geçti. Sözde dünyanın bize yutturmaya çalıştığı barışsever Budistler insanlık tarihinin en kanlı katliamlarını işliyor. En barbar ve en alçakça olayları yapıyorlar. Şu karıncayı incitmeyen sözde sarı elbiseli insan sever, hayvan sever, tabiat sever …. bilimum sever Budistler, iş Müslümanlara geldi mi en vahşi canavardan daha canavar bir şekilde Müslümanlara saldırıyorlar. Böylece gerçek yüzlerini göstermiş oluyorlar. Şu ümmete katliam yapmayan ne Budisti kaldı, ne Hıristiyanı, ne Yahudisi, ne demokratı, faşisti, komünisti. Söz Müslümanlara geldi mi küfür tek millettir.
Yine bir halk yok ediliyor. Ümmetin bir azası kesiliyor. Bu vahşeti kimse durdurmak istemiyor. İnsan hakları koruyuculuğuna soyunanlar, yine çıplak ortada kaldılar. İki yüzlülüklerini ve vurdumduymazlıklarını ortaya koydular. Cibiliyyetlerini belirttiler. Zaten onlar kendisine yakışanı yapmaktadır.
Peki, ama biz Müslümanlardan niye bir ses gelmiyor. Mavi Marmara olayında ülkeyi ayağa kaldırdık ama Arakan için bir ses bile çıkar(a)mıyoruz. Bu akan kan da, en az o kan kadar, Müslüman ve insan kanıdır. İlla birilerinin gazıyla mı hareket edeceğiz? Bizdeki iman bizi harekete geçirmeyecek mi? O ne işe yarıyor? Bugün değilse ne zaman? Tamam, bizden çok uzak, belki ellerimizle önleyemiyoruz ama bir Müslüman olarak sivil toplum kuruluşları ile beraber hükümete bir baskı kurup olayı uluslar arası boyuta taşıttıramaz mıyız? Uluslar arası bir baskı kurduramaz mıyız? Müslüman ülkelerin halkları bu güce sahip değil mi? Nice firavunları daha dün alaşağı etmedik mi? Yoksa ramazan boyunca iftarımızı öldürülen Müslümanlara bakarak mı açacağız? Yoksa yine gözyaşı döküp ağlayacak mıyız?
Bu yalancı Budistler yaptıkları yalan haberlerle de olaya bir haklılık vermeye çalışıyorlar. Kesinlikle külliyen yalan. Oradaki Müslümanlar sözde Budist bir kızı kirletip öldürmüşler. Aslında böyle bir şey yok. Bunlar Arakanlı Müslümanları öldürmek ve halkı galeyana getirmek, dünya kamuoyunun baskısını azaltmak için uydurulmuş kuyruklu yalandır. Bu vahşet ve katliamlar, önceden planlanmış ve programlanmış. Oradaki Müslümanlar öyle zor şartlarda yaşıyor ki, tabakları kaşıkları, iğneleri, iplikleri her şeyleri sayılarak veriliyor. Ne bir kimlikleri nede belgeleri var. Öldürülenleri kimse görüp anlamasın diye ortadan kaldırıp toplu mezarlara gömüyorlar. Bir Bosna`dan daha vahşi cinayetler işleniyor. Çünkü karşı koymasınlar diye bu Müslümanların bir mutfak bıçağı bilre edinmeleri yasak.
Bu Müslümanların kimlikleri yok. Evlenmek için iki yıl önceden izin almaları gerekiyor. İzinsiz evlenmek ölüm demek. İki çocuktan fazla doğurmak yasak, fazlalık ölüm demek. Bir bıçak bile bulundurmak ölüm nedeni. Yani adamlar öldürmek için bahane arıyorlar. Yani insanın mutfağında bir bıçak bulunmaz mı?
Ey Müslüman kardeşim; biz kimseden bir şey beklemeyelim. Bireysel de olsa kendi çevremizde bir kamuoyu oluşturalım ve bu konuda hassasiyet gösteren Müslümanlarla birlikte sesimizi duyuracak çalışmalarda bulunalım. Mahşer gününde bu Müslümanlar bizden davacı olmasınlar. Yoksa tuttuğumuz oruçların bize bir faydası olmaz. Yoksa bu ramazan bize bir azap ayı olur. Elimizle ve dilimizle bu vahşeti durduracak çalışmalarda bulunalım. Kardeş olduğumuzu unutmayalım. Ve gerçekten kardeş isek kardeşlerimiz öldürülüyor. Buna sessiz kalmayalım. Unutmayalım ki; ahrette yaptıklarımızdan ve YAPMAMIZ GEREKİP DE YAPMADIKLARIMIZDAN HESABA ÇEKİLECEĞİZ.