Mehmet Şenlik

Kur'an-ı Kerim'in müşrikleri pislik olarak nitelemesinin hikmeti

26.08.2022 07:00:45 / Mehmet Şenlik

"Ey iman edenler! Müşrikler ancak birer pisliktirler. Onun için, bu yıldan sonra Mescid-i Harama yaklaşmasınlar..." (Tevbe, 28)

İslam'da kişilerin birbirlerine karşı hakaret etmesi hoş görülmemişken, neden Allah'u Teâlâ, müşriklere karşı böyle ağır bir ifade kullandığı sorusu akla geliyor? İşte ilgili ayetin açıklaması:

Öncelikle bu ayette söz konusu olan husus, yeryüzünün en büyük mabedi ve Allah'ın İbrahim'den ve İsmail'den tertemiz tutulmasını emrettiği Mescidi Haramın, manen birer pislik olan müşriklerden uzak tutulması istenmektedir. Aslında pis olan sair insanların da mescitlerden uzak tutulması gerekiyor. İslam âlimleri, bunun hikmeti üzerinde durmuş ve farklı yorumlara yer vermişlerdir:

a) Ayette söz konusu "pislik"ten maksat, manevi pislik sayılan cünüplük halidir. Bu durum, müminler için de söz konusudur. Cünüp olan bir mümin de yıkanmadan camiye giremez. Çünkü camiler, insanların Allah'ın huzuruna çıktığı, onun için alınlarını secdeye koyduğu mekânlardır. Küçük ve büyük abdestsizliğin namaz için engel olmasının hikmeti de bu manevi temizliği sağlamak içindir. Müşriklerin Mescid-i Harama bundan böyle girmelerine izin verilmemesi, onların boy abdesti almadıkları için manen pis olduklarına işaret edilmiştir.

b) Şirk, Allah'ın sevmediği büyük bir küfürdür. Müşrik aşağılık bir mahlûktur. İzzetlilerin mekânına aşağılıkların girmesi uygun değildir: "Şu kesindir ki: Allah Kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama dilediği kimse hakkında bunun altındaki diğer günahları affeder. Her kim Allah'a şirk koşarsa, haktan çok uzağa sapmış olur." (Nisa: 116)

Ayette şirkin Allah katındaki kötü ve çirkin boyutuna vurgu yapılmıştır. Bütün noksanlıklardan uzak olan Allah'ın Kuddus isminin kutsiyetine yakışmayan her şey, birer pislik olarak değerlendirilir. Bu açıdan müşriklerin manevi birer pislik olduklarını belirtmek, Kuddus isminin bir gereğidir. Ya iman ile temizlenecekler veya pislik damgasını yiyeceklerdir.

c) İslam âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre, kâfirler de Müslümanlar gibi maddi bedenleri itibariyle temizdirler. Şu var ki, bir insan, hem bedeni hem de ruhi itibariyle  temiz olduğu halde, elbisesinin bir parçası pisliğe bulaştığı zaman o kimse, bu açıdan pis kabul edilir. Bunun gibi müşriklerin bedenleri -insan olarak- temiz olmasına rağmen, akıl ve kalplerinin bulaştığı şirk ve küfür pisliğinden ötürü pislenmiş kabul edilir. İşte ayette, onların bu bulaşık durumlarına dikkat çekilmiştir.

d) İnsanları her türlü küfür pisliğinden tiksindirip uzaklaştırma adına, bu gibi benzetmeleri yapmak irşad üslubunun bir gereğidir. Çünkü Allah insanları yarattığı o tertemiz fıtratlarına uygun olarak yaşamlarını, tertemiz bir hayat sürmelerini ister. Oysa insanlar dünyanın geçici bazı zevkleri için bu temiz fıtratlarını kirletiyorlar.

İşte bir kısım insanların zevk aldığı küfür ve günahların çirkin yüzünü onlara göstermek için, o çirkin manaları tiksindirici bir sözcük ambalajına koymak hikmetin gereğidir. Örneğin, bazı kimseler, şirk ve küfür manasının gerçek yüzünü her zaman görmeyebilir, hatta ondan zevk de alabilir. Onların zevk alınacak bir taraflarının olmadığını en kestirme yoldan duyurmak için "pislik" gibi çirkin bir sözcük ambalajına koymak gerekir. Ta ki bir şok etkisi yapsın.

Öncelikle böyle ifadelerin çıkış noktasını dikkate almamız ve öyle bakmamız gerekir. Ayetteki şiddetli tabir, sadece fikir farklılığı sebebiyle kullanılmamıştır. Bizlerin de zaman zaman şahit olduğumuz gibi bazı ateistler dini, Kur'an'ı ve iman hakikatlerini çok çirkin bir şekilde aşağılamakta, alay ve hakaret ederek ciddî anlamda hücum etmekte ve hiçbir insani saygı perdesini korumamaktadırlar.

Diğer taraftan Allah'ı inkâr eden insanın hem kendine, hem Allah'a, hem yaratılmış her şeyin varlık gayesine karşı ne derece büyük bir suç işlemiş olacağının farkına varılması gerekiyor. Bu mesele o kadar önemli bir noktadır ki, bunu iyi kavrayan biri, bunun neden cehennemi gerektirdiğini çok iyi anlar ve tüm kalbi ve aklıyla böyle büyük bir cezanın gerekliliğini kabul eder.

Mevla manen işgal altında bulunan Mescidi Haramı'mızı ve resmen İşgal altında inleyen Mescidi Aksa'mızın işgaline son verecek Selahattin'i Eyyubi gibi kumandanlar içimizden ortaya çıkarsın, müminlerin gönlünü feraha kavuştursun, kâfirleri, gaspçıları ve işgalcileri kahr u perişan etsin. 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar