Mehmet Eşin

Kriz üreten Lübnan yönetim sistemi

12.01.2025 01:00:39 / Mehmet Eşin

Lübnan denince hep aklıma ‘timsahlar gölü’ deyimi gelir…

Yıllar önce okuduğum bir kitapta bu deyim geçiyordu.

Lübnan, emperyalizmin ne kadar vahşi ve barbar olduğunun en iyi kanıtıdır. Emperyalistler bir yere girse de çıksa da orası uzun süre iflah olmaz. Arkalarında maddi ve manevi büyük yıkımlar, tahribatlar, fitne ve fesat bırakarak çıkarlar. 

Öyle çıkmazlar, sorunlar, kördüğümler oluştururlar ki bundan bir anda kurtulmak çok zordur.

Lübnan, 10.452 km²’lik yüz ölçümüyle dünyanın en küçük ülkelerinden biridir. 10 bin 800 kilometre karelik yüzölçümü olan Bursa ilimizden daha küçüktür. 6 milyonluk nüfusuyla da Bursa nüfusunun neredeyse iki katıdır.

Lübnan küçük olmasına rağmen kozmopolit bir ülkedir. Bünyesinde çok farklı etnik, dini ve mezhebi farklılıkları barındırmaktadır.

Esasında bu bir zenginlik olması gerekirken maalesef emperyalistlerin ülkeye müdahalesiyle bir ihtilaf, kaos ve çatışma nedeni olmaktadır. Bunun da faturası ağır olmaktadır.

Lübnan'ın tahmini nüfusu 6.185.000'dür. Tahmini diyoruz çünkü 1932 yılından beri nüfus sayımı yapılmamıştır. Nüfusun %93’ü Arap’tır. Bu da bir homojenlik sağlasa da dini ve mezhebi aidiyetler öne çıkarıldığından dolayı birleştirici harç görevini görememektedir.  

1975 yılındaki iç savaştan önce ülkede Hristiyanların ve Müslümanların sayısı hemen hemen eşitti. Şu anda ise Müslümanlar çoğunluktadır. Nüfusun %54'ü Müslüman, %40.4'ü Hristiyan, %5.6'nın ise Dürzi olduğu tahmin ediliyor.

Ülke, yönetimin tepesinin ve meclisteki sandalyelerin dini gruplar arasında taksim edildiği mezhepçiliği içeren bir parlamenter demokrasi ile idare edilmektedir. 

Cumhurbaşkanı, Maruni Hristiyan, Başbakanı sünni Müslüman, Meclis Başkanının Şii Müslüman, Başbakan yardımcısı ve Meclis Başkan yardımcısının Doğu Ortodoks Kilisesine bağlı olma şartı vardır. Yani bir Müslüman Cumhurbaşkanı olamaz.

Lübnan'ın yasama organı tek meclisli Lübnan Temsilciler Meclisi'dir. 128 sandalyesi olan meclis de Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında eşit olarak, 18 farklı mezhep arasında ve 26 bölge arasında paylaştırılmıştır.

Bu şekilde karmaşık bir yapı olmasının nedeni olarak da mezhep çatışmalarını engellemek, ülkedeki 18 mezhebin temsiliyetini sağlamaktır.

128 kişilik meclisin üçte iki çoğunluğuyla altı yıllığına devlet başkanı seçilir.

Devlet başkanı da meclisle yaptığı istişareden sonra başbakanı seçer. Başbakan da mezhepsel dağılıma göre kabinesini oluşturur.

İşte böyle karmaşık bir sistem, yönetimde her daim bir siyasi kaos ve krizin çıkmasına sebebiyet vermektedir. 

Ülkede en son cumhurbaşkanı ancak 26 aydan sonra seçilebildi. 3 gün önce Mecliste yapılan oturumun ikinci turunda, Genelkurmay Başkanı Joseph Avn, 14. Cumhurbaşkanı seçildi.

Daha önceki cumhurbaşkanı Mişel Avn da 29 aylık süreden sonra ancak seçilebilmişti. 

Yeni seçilen cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın, Lübnan’da iç savaşı bitiren 1989 Taif Anlaşması’ndan sonra, bu makama gelen 4. Genelkurmay başkanı olması da dikkate değerdir.

Genelkurmay başkanlığı bir nevi cumhurbaşkanlığı için bir sıçrama tahtası ve ülkede askerin gruplar üzerindeki etkisini de göstermektedir.

Bütün bunlarla birlikte ülke üzerinde etkisi olan ABD, Fransa, İngiltere, Suudi ve Körfez Arap ülkelerinin siyasi rekabeti de ülkede istikrar ve birliğin sağlanması önündeki en büyük engeldir.

Böyle bir sistemde cumhurbaşkanı, başbakan ve diğer bakanlar ne kadar bağımsız ve ne kadar başarılı olabilir?

İşte emperyalistlerin eline düşen ülkelerin durumu böyle olur.

Yönetim sistemi, krizleri çözmek, ülkenin sorunlarını çözmek için değil tam aksine kriz üretmek için dizayn edilmiştir.

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar