Allah Teâlâ yeryüzünde halifelik görevini yerine getirsin diye insanoğlunu, bu halifeyi, bizce kıymetli, değerli olan altın ve elmastan değil de kurumuş balçıktan yaratmıştır.
Ardından bu balçığa kendi ruhundan üfleyerek Eşrefü’l mahlûkat yapmıştır.
İnsan, Allah adına ve Allah’ın istediği şekilde yeryüzünü inşa edecek, maddi ve manevi anlamda imar edecektir. Meleklere göre sınırlı bir zaman ve sınırlı bir ibadetle, meleklerin dahi üstüne çıkabilecek kabiliyet ve yeteneği de insana vermiştir. Çünkü melekte özgür irade yok. Ama insanda özgür irade olacak, isterse itaat edecek istemese de itaat etmeyecek. Tabi ki sonuçlarına da katlanacak.
Bununla birlikte, bu halife olan insan, görev ve vazifesini yapmadığında, yaratıcısı dışında ilahlar edinip isyan ettiğinde de ‘esfele’s-safilin- aşağıların en aşağısı’ olacağını da buyurmuştur.
Yüce hedefler için yaratılan insanın, nasıl adi, zalim, hayvanlardan da daha aşağı, esfele’s-safilin olabileceğini, Gazze’de Filistin halkına yönelik devam eden acımasız Siyonist bombardımanda görüyoruz.
Savaşlarda dahi kadın ve çocuklar öldürülmez, hastaneler, okullar, ibadethane, fırın, elektrik santralleri, baraj, su depo ve kaynakları bombalanmaz. Şehirlerin elektrik, su ve doğalgazı kesilmez. Savaşın en sıcak anlarında dahi insani koridorlar oluşturulur ve kesinlikle bu alanlara saldırı olmaz. Bunu yapan devletlere müeyyide uygulanır, ayıplanır, kınanır, uluslararası mahkemelerde davalar açılır ve yargılanırlar.
Ama maalesef, Gazze için bunların hiçbiri yapılmamakta. Bu vahşet gizli, saklı, yapılmamakta. Dünyanın en şeffaf katliamı yapılmakta. Bütün dünya bu vahşeti canlı yayında izlemekte.
Kur’an-ı Kerim’de cehennem sahneleri anlatılırken insanın tüyleri diken diken olmakta. Rahman ve Rahim olan Allah, insanı nasıl bu cehenneme atar, nasıl bu duruma razı olur, diye söylenmekte.
Ama bu vahşet ve katliamı görünce cehennemin boşuna yaratılmadığı, bu azabı hak edenlerin cehenneme atılınca adaletin yerini bulacağı, neden insan ve meleklerden hiç kimsenin cehennem ehline acımayacağı, hatta ‘siz bunu hak ettiniz’ diye nida edecekleri daha iyi anlaşılıyor.
Diğer taraftan Allah’ın halifelik görevini yerine getiren insanoğlunun nasıl meleklerden daha üstün bir seviyeye yükselebileceğini de Gazze’deki manzaradan anlayabiliyoruz.
Bütün ailesini şehit veren insanların, çocuk ve kadınların, her şeye rağmen ‘elhamdülillah, hesbunellah ve ni’mel vekil’ diye Allaha şükrettiklerini görünce cennettin de bir bedeli olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Cennet ehline Allah’ın hazırlamış olduğu mükâfatların çokluğu ve ebedi olması, cennet ehlinin ‘Ya Rabbi, bu ikramların yeter, Senden razıyım, demesine rağmen Allah’ın nimet ve ikramlarına devam edeceği, bu manzara karşısında daha iyi anlaşılıyor.
Kısacası herkes imtihanını veriyor. Siyonistler de imtihanı veriyor, ona destek verenler de bu zulme karşı koyan kahramanlar da bu zulme sessiz kalanlar da imtihanını veriyor.
Allah, Subhandır, Kadir’dir. Samed’dir, Ekber’dir. Siyonist zulmü, halifesi olan insanın adaleti sağlamasını, imar etmesini istemiştir.
Bizler de kendi imtihanımızı veriyoruz. Başkalarının ne söylediği, ne yaptığının amel defterimize ne olumlu ne de olumsuz hiçbir katkısı yoktur. Söylediklerimiz- yaptıklarımız, söylememiz ve yapmamız gereken, söylememe ve yapmamamız gerekenlerin hepsinden Allah Teâla bizi hesaba çekecektir.
Allah Teala, kendi huzuruna alın akıyla çıkmayı bizlere nasip etsin..