Zafer nedir, diye bir soru sorulsa…
Maddi noktada üstün gelmek.
Rakibini alt etmek…
Parasal ve makam olarak büyük kazançlar elde etmek..
Allah’ın rızasını kazanmak…
Kişiyi cennete götürecek salih ameller işlemek..
Allah’ın davası uğrunda en kıymetli varlığı olan canını feda etmek... Şehit olmak...
Erdem ve fazilet olarak üstün gelmek...
Bütün baskı ve zorlamalara rağmen davanda sabır ve sebat etmek…
Allah’a yakınlaşmak…
…
Yaklaşık yirmi yıldır Siyonistlerin çok sıkı kuşatması altında olan Gazze…
Toplam yüzölçümü 365 km2.
Gazze’ye giren her şey siyonistlerin kontrolünde giriyor. Silah vs. geçmesi mümkün değil.
Bütün dünyaya kapıları kapalı.
Siyonistler bahaneye ihtiyaç duymadan istediği zaman istediği yeri bombalıyor.
Defalarca çok ağır bombardımanlardan geçti.
Dünyanın bütün süper güçleri, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Kanada… her türlü desteği vermekte. Hiçbir insani, vicdani, ahlaki kuralı tanımadan, uluslararası savaş hukukunu ayaklar altına alarak kadın-çocuk, hastane-okul, cami-pazar dinlemeden tonlarca bomba insanların tepelerine bırakılıyor.
ABD başta olmak üzere peş peşe devlet başkanları, bakanlar, askeri uzman ve generaller Siyonistleri ziyaret ederek yanlarında olduklarını ve her türlü isteklerinin karşılanacağı taahhüt ediyor.
ABD, en ağır ve gelişmiş uçak gemilerini ve savaş filolarını destek ve moral olsun diye Gazze açıklarına gönderdi.
Dünyanın en gelişmiş askeri ekipmanı ve teknolojiyi Siyonistlerin hizmetine sundu.
Üçüncü bir taraf çatışmaya müdahil olursa kendisinin de müdahil olacağını en üst perdeden defalarca deklare etti ve sahada buna yönelik adımlar atmaya devam ediyor.
17 gündür, dünyanın en gelişmiş ordusu olan Siyonist işgal ordusu, küçücük Gazze’yi her taraftan kuşatmış, soykırım halini alan bombardımana rağmen Kara Saldırısını başlatamadı.
Bütün bu olan bitenlere rağmen, Gazzeliler, Siyonistlere meydan okuyarak ne evlerini terk ettiler ne korku emaresi gösterdiler ne de siyonistlere teslim olacaklarını söylediler.
Aileler, bütün fertleriyle birlikte bir arada bulunuyorlar ki birlikte şehit olsunlar.
Çocuklar, şehit olduklarında tanınsınlar diye ellerine ve ayaklarına isimlerini bir oyun edasıyla yazıyorlar.
Bütün bir halk ‘Ya şehadet ya Zafer’ başka bir yol yok, diye haykırıyor.
Allah aşkına bu zafer değildir de nedir?
Bu Allah’ın yardımı ve nusreti değildir de nedir?
Sonuçta ecel gelince kalelerin içinde, korunaklı evlerde dahi olunsa ölüm gelip insanı bulur.
Bu dünyadan yüzü ak bir şekilde Rabbine ulaşmak en büyük zaferdir. Bu herkese nasip olmaz.
Şehit olanlar, bu dünyanın sıkıntı ve zahmetinden kurtularak Rablerinin ikramına mazhar oluyorlar.
Üzüleceğimiz nokta, bütün bu vahşet ve zulme karşın biz ne yapıyoruz?
Rabbimiz bize hesap sorduğunda ne cevap vereceğiz?
Biz kendimize ağlayalım…
Esas dert ve endişemiz Rabbimize vereceğimiz cevap ve hesap olmalıdır.