Siyonist işgal rejimi her Ramazan ayında adet haline getirdiği Aksa baskınlarını bu sene de tekrarladı. Yahudiler, her yılın 15 Nisanını Hamur Bayramı olarak kutlamaktalar. Bu bayramı bahane ederek Aksa’ya baskınlar düzenlemekteler.
2021 Ramazan’ında fanatik Yahudiler, yine Hamur Bayramını bahane ederek Aksa’da kurban kesmek istemiş, bunun için büyük kalabalıklarla Aksa’ya baskın düzenlemiş fakat bu şeytani planlarında başarılı olamadılar. Buna misilleme olarak da binlerce işgalci asker Aksa’ya baskın düzenledi. Hiçbir insani ve ahlaki ilke tanımadan yaptıkları saldırıda büyük bir direnişle karşılanınca geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu baskında Aksa, bir savaş alanına dönmüş, yüzlerce Müslüman da yaralanmıştı. Akabinde İslami Direniş, Gazze ve bütün Filistin topraklarına yayılan Seyf’ul Kudüs Operasyonunu başlatmıştı.
Bu operasyonla Kudüs, direnişin merkezi haline gelerek Mısır’ın arabulucuğuyla ateşkes sağlandı. Direnişin saldırılarını kesmesi karşılığında Siyonistler, Aksa’ya saldırmayacaklardı.
Ama siyonister hiçbir şekilde sözlerinde durmadılar ve bundan sonra da durmayacaklar. Bu onların tıynetinde var. Allah’a, kendi Peygamberlerine verdikleri sözde durmayanlar Müslümanlara verdikleri sözde mi duracaklar?
Geçen haftalarda işgalci hükümetin başbakanı Netanyahu, yeni bir yargı reformu taslağı hazırlamış ve buna yönelik ciddi manada protestolar gerçekleşmişti. Bu protestolar öyle bir seviyeye geldi ki savunma bakanı istifa etti. İşgal rejiminin güvenlik şefleri protestoların işgal rejiminin güvenliği için tehdit boyutuna vardığı ve bir an önce yasa tasarısının çekilmesi için hükümete çağrıda bulundular. Ve yeni yasa tasarısı geri çekildi.
Netanyahu, içine girdiği siyasi krizi aşmak, gündemi değiştirmek, kendisi ile ilgili mahkemede bekleyen yolsuzluk dosyalarını da unutturmak için her zaman yaptığı şeyi yaptı. Aksa ve Filistinlilere yapacağı saldırılarla fanatik Yahudileri ve partilerinin gücünü arkasına almak.
Esasında işgal rejimi, Aksa’ya saldırmak için bahane aramasına gerek yok. Sonuçta varlığını, işgal, katliam ve zulüm üzerine kurmuş bir rejimden bahsediyoruz.
Yahudiler, bu gücü ve pervasızlığı nereden buluyor? Müslüman kanı bu kadar ucuz mu, Aksa ve mukaddesatlarımız bu kadar sahipsiz mi?
Bir asırdan fazladır Filistin topraklarında başkenti Kudüs olan bir Yahudi devleti için taşlar birer birer döşeniyor. Gelinen son nokta; Aksa’yı da içine alan Kudüs’ün başkent ilan edilmesi.
Buna direnecek bütün yapılar tasfiye edildi. Bölgede Siyonist rejime askeri manada tehdit olabilecek bütün devletler zayıflatıldı, güçleri bertaraf edildi. Suriye, Irak, Libya iç savaşlarla, bölünerek etkisizleştirildi.
Mısır, Sudan, Pakistan, darbe ve siyasi istikrarsızlıklarla denklem dışına itildi.
Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri tehdit, şantaj ve başlarına getirilen işbirlikçi yöneticilerle işgal rejimine hizmet eder hale getirildi.
İran, yıllardan beri ambargo, nükleer enerji bahanesiyle uluslararası arenadan dışlandı. Ülkede gerçekleşen suikast ve siyasi sorunlarla enerjisi heba edilmeye çalışılmakta.
Geriye Türkiye kaldı. Türkiye’nin ‘One Munite’ ve ‘Mavi Marmara ‘olayıyla birlikte kopan ilişkiler son yıllarda tekrar kurulmuş olsa da ilişkiler Siyonist rejimin istediği noktaya gelmedi. Türkiye’de yaşayan HAMAS liderlerinin sınır dışı edilmemesi, Filistin’e olan desteğin devamı ve Türkiye’nin bunları ilişkilerden ayrı tutması, pazarlık konusu yapmaması işgal rejimini endişelendirmektedir.
Son Aksa baskınıyla ilgili Türkiye yetkililerinin bütün kanallardan vermiş olduğu sert tepki, Siyonistleri ürkütmektedir.
Bu tabloya bakıldığında Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimleri daha bir önem kazanmaktadır.
Oy verirken Türkiye’nin aynı zamanda Kudüs’ün de maslahatını gözetmek zorundayız. Esasında Türkiye’nin maslahatı Kudüs’ün maslahatı, Kudüs’ün maslahatı Türkiye’nin maslahatıdır. Ayasofya, Sultanahmet, Fatih, Çamlıca ve İstanbul’un bütün camilerinde namaz için Kabe’ye yönelirken aynı zamanda Kudüs ve Aksay’a da yöneliyoruz. Aksa; Ayasofya ile Kâbe istikameti üzerindeki bir menzildir.
Ne mutlu istikameti Kâbe ve Kudüs olanlara.