M.Şerif Durmaz

Yanlış adımlarla doğru sonuca ulaşılmaz

10.01.2025 01:00:49 / M.Şerif Durmaz

Son haftaların en çok konuşulan konularının başında; MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerle mecliste tokalaşması ve sonrasında 15 Ekim 2024’te grup toplantısında yaptığı Öcalan ile ilgili söylemi ve çağrısıyla başlayan yeni bir süreç gelmektedir. Son günlerde süreçle ilgili gelişmelerin çok hızlı yaşandığı herkesçe malumdur.

Bahçeli’nin, “Terörsüz bir Türkiye için sorumluluk almaya hazırım” ifadeleriyle birlikte Öcalan’a seslenip “Örgütü lağvetsin, gelsin DEM Parti grubunda konuşsun. Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini ilan etsin” çağrısının bir devlet projesi olduğu açıktır. Bu projede amaç, Pkk’nın kendini lağvedip silahları bırakmasıdır.

Burada akla gelen ilk soru şu: Varsayalım yasal düzenlemeler yapıldıktan sonra Öcalan cezaevinden çıkarıldı, geldi DEM Parti grup toplantısında konuştu ve Pkk’ya silahları bırakma çağrısı yaptı. Çağrıdan sonra Pkk silahları bırakıp kendini lağvedecek mi?

Pkk’nın kendini lağvedip silahları bırakmasının, sadece kendisinin verebileceği bir karar olmadığını, örgütü kontrol eden güçlerin yönlendirmesi olmadan böyle bir girişimde bulunamayacağını bilmekte fayda vardır.

Hatırlarsınız, Demokratik Açılım Süreci sonrasında 2013 ile 2015 yıllarını kapsayan ve adına Çözüm Süreci denilen süreçte de hükümet ile HDP yöneticileri arasında yoğun bir görüşme trafiği olmuştu. Sürecin başında ilk önce Beşir Atalay vardı, daha sonra Atalay Başbakan Yardımcılığı görevini Yalçın Akdoğan’a devredince süreci yöneten kişi Akdoğan olmuştu. Bir tarafta hükümeti temsilen Yalçın Akdoğan, diğer tarafta HDP’yi ve aynı zamanda Öcalan’ı temsilen Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken vardı.

Süreçte yapılan görüşmeler neticesinde Öcalan’ın Pkk’ya bir çağrısı olmuştu. Öcalan, silahlı mücadeleyi bırakma temelinde stratejik ve tarihi karar vermek için Pkk’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet etmişti. 28 Şubat 2015’te HDP heyeti ve dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan tarafından ortak bir açıklama yapılarak Öcalan’ın 10 maddelik çağrısı kamuoyuna duyurulmuştu.

Öcalan Pkk’ya yönelik yapmış olduğu çağrıda şu ifadelere yer vermişti: “30 yıllık çatışma sürecini kalıcı barışa götürmek ve demokratik bir çözüme ulaştırmak temel hedefimizdir. Asgari müştereğin sağlandığı ilkelerde silahlı mücadeleyi bırakma temelinde stratejik ve tarihi kararı vermek için Pkk’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum. Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanıdır.”

Hükümetin bir başarı olarak gördüğü 10 maddelik açıklama sonrasında ne oldu, hangi gelişmeler yaşandı? Pkk’ya ciddi imkânların verildiği ve kimi imtiyazların sağlandığı Çözüm Süreci adı verilen süreçte Öcalan’ın çağrısının neticesinde hedefe ulaşıldı mı? Pkk kongreye gitti mi, silahlı mücadeleyi bıraktı mı, kendini lağvetti mi? Bunların hiçbiri olmadı, bilakis o süreçten Pkk hiç olmadığı kadar güçlenerek çıktı.

Son tahlilde, Pkk’nın silah bırakması ve kendini lağvetmesi için Öcalan’ın çağrısından medet umanların yakın süreçte yaşananlara bakması ve yaşanan olumsuzluklardan gerekli dersleri alması ülkenin faydasına olacaktır. Ülkenin terörden, şiddetten, çatışmadan arındırılması elbette çok önemlidir. Ancak yanlış adımlarla doğru sonuca ulaşılamayacağı da bilinmesi gereken bir hakikattir.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar