İnsan olarak ağır bir imtihandan geçiyoruz. Bir yıldan fazladır dünyayı etkisi altına alan corona salgınıyla birlikte insanlar en temel ihtiyaçlarını gideremez ve buluşamaz duruma geldi. Bölgesel ve lokal bir durum değil de küresel bir tehdit ve sıkıntı olduğunda buna ancak küresel çapta bir karşı tedbir ve savunmayla karşı çıkılabilir. Tabiri caizse aynı gemide farklı katlarda yolculuk yapan yolcular misali. Alt kattaki yolcular üst katlardaki yolcuları rahatsız etmeden su ihtiyaçlarını giderelim diye gemide bir delik açarlarsa batan gemide sadece alt kattakiler değil bütün yolcular boğulacaklardır.
Günümüzdeki dünya da büyük bir köy mesabesine gelmiş. Dünyanın farklı yerlerindeki hammadde bir yerlerde toplanıyor. Başka yerdeki fabrika ya da farklı yerlerdeki fabrikalarda üretilen malların montajı başka bir yerde yapılıyor. Üretimi tamamlanan mallar ise dünyanın farklı ülkelerinde satışa sunuluyor.
Bu tedarik zincirindeki bir halkanın kopması bütün zinciri işlevsiz hale getirebiliyor. Dolayısıyla herkes birbirine muhtaçtır. Rusya ya da Çin’deki bir kriz İstanbul Laleli’deki, Tahtakale’deki esnaf ve işçiyi direk etkileyebiliyor. Antalya’daki seraların zarar görmesi Rusya’da sebze fiyatlarının yükselmesine ve enflasyonun artmasına sebep olabiliyor.
Salt ticari ve ekonomik alanda değil, güvenlik boyutunda da hakeza böyledir. Bir coğrafyadaki savaş ve çatışmalar komşu ülkeleri hatta çok uzak diyardaki ülkeleri etkiliyor. Suriye, Afganistan ve Irak’taki savaş ve çatışmalar salt komşu ülkeleri değil, binlerce km uzaklıkta olan Avrupa ülkelerini direk etkiliyor. Ülke yöneticileri mülteci korkusuyla yatıp kalkıyorlar.
İşte birbirine böylesi bağlı olan insanoğlu, manevi ve uhrevi boyutunu bir kenara bıraksak dahi dünyevi manada zor günlerinde birbirine sahip çıkmak durumundadır. Ayette ifade edildiği gibi ‘Vahşi hayvanlar, toplandığı zaman’ (Tekvir-5) büyük bir tehlikenin varlığına işarettir. Yoksa normal şartlarda vahşi hayvanların birbirine zarar vermeden bir araya toplanması mümkün değildir.
Bütün insanlık ve ülkeleri etkisi altına alan bir salgına karşı bütün ülkelerin katılımıyla mücadele edilir ve ancak başarıya ulaşılır. Aşı ve tedavi noktasında kollektif, adil ve birbirleriyle yardımlaşan bir ruhla sonuca ulaşılır.
İnsanoğlu, özellikle gelişmiş ve zengin olarak tabir edilen ülkeler, iyi bir sınav vermiyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, son açıklamasında korkunç tabloyu açıkladı. Koronavirüse karşı geliştirilen aşıların yüzde 75'inin sadece 10 ülkeye gönderildiğini, 130 ülkeye ise bugüne kadar tek bir doz bile aşı ulaşmadığını belirtti.
Daha önce de DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, refah düzeyi yüksek en az 49 ülkenin şu ana dek toplam 39 milyon doz aşıya sahip olurken, gelir düzeyi en düşük ülkeye ulaşan doz sayısının sadece 25 olduğunu ifade etmişti.
Temenni ve umudumuz insanlığı etkisi altına alan bu salgının tez zamanda bitmesi, ademoğulları arasında olması gereken yardımlaşma ve dayanışma ruhunun canlanmasına vesile olmasıdır.