Yıllar yılı Filistin, Kudüs, Mescid-i Aksa İslam dünyasına iman pompalayan oksijen çadırı görevini yapmıştır. Müslümanlar Müslüman olduklarını hep Filistin’le canlı tuttular. Filistinli çocukların tanklara karşı sapan taşlarıyla verdikleri mücadele belki tam olarak Kudüs’ü özgürlüğüne kavuşturmamış olabilir ama dünya Müslümanlığını ve özellikle Anadolu insanını dip diri ayakta tutmuştur.
Aksa Tufanına gelince, sadece İslam dünyasına değil bütün bir yeryüzüne ve özellikle Batı dünyasına iman pompalamıştır.
Bu hafta yollardaydım, Bursa’dan, İstanbul’dan Van’a, oradan Ankara’ya, Kulu’ya ve Konya’ya uzanan bir yolculuk.
Hem bir yılını dolduran Aksa Tufanı hem de Kurban Yarenleri Yasin Börü ve arkadaşlarının şehadetinin onuncu yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen etkinliklere katıldım.
Elhamdülillah insanımızı dipdiri buldum. Başta siyonizm olmak üzere zulmün her çeşidine karşı öfkesinden hiç bir şey kaybetmediğine şahit oldum. Hem de öfkeyle birlikte sonuç alınacak yollar arıyordu.
Bu arada hamasetle bir yere varılamayacağını az çok kavramış, biraz daha akla yatkın çözümler arıyor ve üretmeye çalışıyordu.
Kısacası insanımızın pes etmediğini, bu zalim işgali hiç bir zaman kabullenmeyeceğini gördük. Heyecanını asla yitirmediğini hemen anlıyorsunuz. Bizce bu çok önemlidir. “Haydin!” denildiğinde ayağa kalkmaya, ileri fırlamaya hazır vaziyettedir.
Mesela boykotun işe yaradığını, siyonist firmaların aldığı darbeleri bizzat görmüş ve bu konu üzerinde ciddi bir yoğunlaşma olmasını dile getirmektedir.
Fakat bireylerle birlikte asıl boykotun devlet tarafından yapılmasını acilen beklemektedir.
Bizim Rabbimizden niyazımız; insanımızın bu öfke ve heyecanının kaybolmamasıdır. Çünkü bu, imanın ta kendisidir ve bizi ayakta tutacak, bizi biz yapacak olan şeydir.
Lütfen şimdi herkes yüreğini iyice yoklasın; öfkesi ve heyecanı yerinde mi?
Bu duygu ve düşüncelerle Cuma hepimiz için mübarek olsun!