“Nasılsınız muhterem ağabey?” diye sohbete girdik çoktandır görmediğimiz nüktedan bir büyüğümüzle. Hamdini şükrünü ifa ettikten sonra ciddi bir ses tonuyla;
“Rabbim bundan sonra bizden bir cacık olmayacağını bildiği için artık emanetini alacağını zannediyorum” dedi. Biz “estağfirullah” diye itiraz etsek de;
“Yok yok, gerçekten öyle, artık bizden bir cacık olmaz, ben kendimi iyi biliyorum” dedi. Bunları söyleyen ağabey ne çok yaşlı ne de ciddi bir hastalığı vardı, her zaman doğruları ifade eden, daha da önemlisi haddini bilen, gerçekleri gören birisiydi.
Kendini bulunmaz Hint kumaşı zannedenlerden, özellikle yaşlı siyasilerden söz etmek istiyorum.
Yaşlanan siyasileri ne yapmalıyız derken sakıncalı bir alana girdiğimin farkındayım ama siyaset dünyasında yaşlıların her zaman önemli tıkanmalara sebep olduğunu birileri dile getirmelidir.
Elbette yaşlılığın bir standardı yoktur ve herkes için aynı değildir. Yaşlı olduğu halde tam anlamıyla siyasi bilge konumunda olanlar da vardır. Velev ki öyle olsalar da aktif siyasetten vaktinde çekilmeyi bilmeleri gerekir.
Aktif siyasetten çekilen bilge siyasiler aslında insanlığa ve siyasete daha büyük katkıda bulunabilirler, hiç kimse onların bilgeliğini görmezden gelemez. Hatta önceki siyasi çevresinden çok daha geniş bir yelpazede bilge kişi görevini ifa eder hem de ölünceye kadar.
Yaşlandığı halde siyasi hırsından dolayı aktif siyasetten çekilmek istemeyenleri şöyle bir göz önüne getirin. Listelerde kendilerine yer bulamadıklarında ilk yaptıkları şey başka bir partiye koşmak ve daha önce beraber olduğu siyasileri kötülemektir.
Yaşlı siyasilerin en büyük arzuları ikinci bir siyasi bahar yaşamaktır.
Allah için vakur bir şekilde şöyle bir kenara çekilin, korkmayın, sizin tecrübeniz ve birikiminiz varsa insanlar nankörlük etmezler, size gereken değeri verirler hem de aktif siyasi günlerinizdeki gibi.
İlim adamlarımıza gelince, onlar için yaşlılık hiç sorun olmadığı gibi artı bir durumdur. Onların yüzlerindeki ve alınlarındaki çizgiler onlar için birer rütbedir, insanlara güven verir. Yeter ki dünyevi bir hırs içinde olmasınlar.