“Errizku alallah - Rızık Allah’tandır” ilkesi normal zamanlarda dilimizden düşürmediğimiz, çerçeveleyip dükkanlarımıza astığımız önemli bir ilkemizdi.
Birbirimizin iş durumunu, geçimini ve kazancını sorduğumuzda hiç düşünmeden “errizku alallah” derdik.
Elhamdülillah yine aynı şeyi söyleyenlerimiz ve o şekilde inananlarımız var.
Fakat şu günlerde toplumun önemli bir kesimine, sesi çok çıkanlara bakıyoruz da sanki Allah hiç yokmuş gibi konuşuyorlar.
Gereğinden fazla politize olmuşlarımız, her şeyi herkesten çok bilmişlerimiz bugün olup bitenleri, ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu durumu izah ederlerken Allah’a hiç mi hiç yer vermediklerini görüyoruz. Allah Teala’nın sadece olup bitenleri uzaktan sessizce izlediğini, hiçbir müdahalesinin olmadığını sanmaktadırlar.
Bir kısmımız yaşanılan bu zor günleri tamamen mevcut iktidara, iktidarın beceriksizliğine, yolsuzluğuna bağlıyor. Bir kısmımız savaşa, enerji ve tahıl darboğazına, özellikle ülkemize uygulanan ambargolara ve salgının getirdiği kapanma, iş ve üretim kayıplarına bağlıyor, onlar da işin içine Allah Teala’yı hiç katmıyorlar.
Bunların her birinin haklılık payı ve görünürde izah edilebilir yönleri olabilir.
Nasıl kurtulacağımıza gelince...
Bir kısmımız kurtuluşun ancak yine bu iktidarla mümkün olduğunu, muhalefetin her şeyi daha da berbat edeceğini savunurken diğer bir kesim de kurtuluşu mevcut iktidarın gitmesinde görmekte ve bunun mücadelesini vermektedir.
Halbuki sakin zamanlarda dile getirdiğimiz ve Müslüman olmamızın olmazsa olmaz ilkeleri vardır;
Yeryüzünde kıpırdayan, debelenen ne varsa hepsinin rızkı Allah’a aittir.
Allah dilediğinin rızkını genişletir, dilediğinin rızkını daraltır.
Allah birisine bir zarar dokunduracak olursa artık onu açıp giderecek birisi yoktur. Birisine de bir iyilik dokundurmak istediğinde onu engelleyecek yoktur.
“Ey insanlar! Allah’ın size olan nimet(ler)ini hatırlayın! Allah’tan başka size gökten ve yerden rızık verecek herhangi bir yaratıcı mı varmış! O’ndan başka ilah yoktur. Nasıl oluyor da (gerçeklerden) döndürülüyorsunuz!” (35/3)
Unutmayalım, toplumların nabzı doğrudan Allah’ın elindedir, dilediği gibi yönlendirir.
Lütfen şu birbirimize bağırıp çağırmayı, başka başka kapılarda debelenip durmayı bırakalım da bütün bunlar için birazcık da Rabbimizin kapısına gidelim.
Bizi doyuracak olan O’dur. Hem de sadece karnımızı değil, gözümüzü ve gönlümüzü doyuracak olan da O’dur.