Hiç birbirine uymuyor. Bizim rakamlarımız, bizim matematiğimiz, bizim hesabımız başka, Allah Teala’nın hesabı ise bambaşka.
Mesela biz yüz bin liramızdan 2500 TL çıkardığımızda bize 97 500 TL kalır, yani 2500 liramız eksilir. Fakat Allah Teala’ya göre o 2500 lira en azından on misli artarak yirmi beş bin lira olarak hesabımıza geçer. Söylediğimiz gibi bu en azından böyle. Yerine göre bizim bu 2500 liramız yedi yüz katına kadar çıkabilir, hatta katlayabilir ve hesabımıza o şekilde geçer.
Orta öğrenimde matematik derslerimizde faiz hesapları önemli bir yer tutar. Şu kadar paramızın yüzde şu kadar faizle bir yılda şu kadar artacağını öğretirler. Halbuki Allah (cc) onun artmayacağını hatta imha edeceğini haber verir.
Mesela siz bir hesap yaparsınız;
“İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince, işte (zekât veren) o kişiler -evet onlar- (sevaplarını) katlayanlardır.” (30/39)
“Ey Aişe, kurbanımızı ne yaptınız? Ey Allah’ın Rasûlü, üçünü dağıttık, birisi bize kaldı, dedi. Rasülullah (s.a.v); “Desene, üçü bize kaldı, birisi gitti” buyurdu.
İşte bu hesap Allah’ın hesabıdır.
Yine Allah’ın hesabına göre bu dünyadan ayrılırken evimizde bıraktıklarımız bizim değildir, onlar mirasçılarındır, bizim olanlar evimizden ve elimizden çıkardıklarımızdır.
“Şüphesiz onlar onu uzak görüyorlar biz ise yakın görüyoruz.”(70/7-8)
Mesafeler ve müddetler de birbirlerinden çok farklı. Bizim çok uzun bildiğimiz, bitmez tükenmez zannettiğimiz ömrümüz, dünyada kalış müddetimiz Allah Teala’ya göre kısa mı kısadır. Hesap verme vaktimiz de O’na göre öylesine yakın ki…
Aklımıza hiç getirmediğimiz kıyamet saati de Rabbimize göre ha geldi ha gelmek üzere.
Bizim tavsiyemiz odur ki, Allah’ın rakamlarını iyi öğrenelim, hayatımızı Allah’ın hesabına ve rakamlarına göre ayarlayalım.
Mademki Allah’ın yarattığı bir diyarda yaşıyoruz, daha da önemlisi hepimiz O’nun yarattığı kullarız, o halde her şeyimizi O’nun rakamlarıyla değerlendirelim ve ölçüp biçelim!