M. Zülküf YEL

`Filler tepişiyor çimenler eziliyor`

07.10.2016 09:21:00 / M. Zülküf YEL

Bu ifade, Suriye sahasına çok güzel bir şekilde uyuyor. Suriyelilere ait olmayan bir savaş, Suriyelilerin topraklarında ve Suriyeliler ayaklar altında ezilerek yürütülüyor. Yüz binlerce insanın katledildiği, şehirlerinin neredeyse tamamının harabeye döndüğü bir memlekette savaşın sonucu ne olursa olsun, Suriyeliler adına bir zaferden bahsedilebilir mi?

Öyle bir savaş ki, karar verenleri ve strateji belirleyenleri ayrı, savaşanları ayrı...

Savaşanlar, kendi adlarına mı savaşıyorlar yoksa karar vericiler adına mı? Elbette hiçbir şartta iradesini başkalarına teslim etmeyenler de var. Bu onurlu insanlar, kendi mücadele stratejilerini belirlemeye çalışıyorlar. Ama genel anlamda sahada savaşanları savaştıran üst akıl / akıllar var.

Farklı bloklarda yer alan küresel şer güçler, bizim memleketimizi, şehirlerimizi ve hatta evlerimizin içlerini hesaplaşma arenasına çevirmiş durumdalar. Masum çocuklarımızın kanlarını ve bedenlerini necis işret sofralarının mezesi olarak kullanıyorlar. Beldelerimiz, içimizdeki akılsızların elleriyle harap ediliyor. Müslümanlar, içimizdeki mankurtların elleriyle kıyımdan geçiriliyor. Ortada bilinçli olarak kör düğüm haline getirilen ve her geçen gün daha da karmaşıklaştırılan sorunlar var. Müslüman halklar arasında bilinçli olarak hendekler kazılıyor ve bu hendeklerin içi Müslüman kanı ile dolduruluyor. Daha fazla Müslüman kanı akması için fitne ateşi sürekli harlanıyor. Ve artık öyle bir aşamaya geliniyor ki, bu halkları kendi haline bıraksalar bile, asla bir araya gelmezler. Yani, İslam halklarının birlikte yaşama iradesi ortadan kaldırılıyor. Birer küçük topluluk olan her halk, küresel şer güçlerin kölelik gömleğini giymek zorunda kalacaktır.

O halde hem ilkesel açıdan hem de stratejik açıdan, tüm Müslümanların yapması gereken, bir an evvel müzakere zeminine dönmektir. Bu günkü yol ile bu savaşın ve hesaplaşmanın kazananı olmayacaktır. Bunu böyle bilmek gerekir. Adil bir müzakere zemininde, herkesin hakkının verildiği, kimsenin inkâr edilmediği bir strateji ortaya konulacak olursa, bu herkesin yararına olur. Kim haklı, kim haksız ikileminden kurtulup genel maslahata odaklanmak lazımdır. Geçmişe takılıp kalmak yerine, ortak bir akılla hareket etmek lazımdır. Bu gün ya herkes bir parça fedakârlıkla, uzun vadede kazanır ya da herkes mevcut kör dövüşün kurbanı olur. Bize dayatılan savaşı görmek lazımdır. Savaş, önümüze tek seçenek olarak konuluyor. Oysa toplumsal anlaşmazlıkları çözmenin farklı yolları vardır. Bu gün bu seçenekleri müzakere edebilmeliyiz.  Savaş ve savaş dışı seçeneklerin neticelerini mukayese edebilmeliyiz. Suriye'deki savaş, Suriyelilerin savaşı olmaktan çıkmış, İslam ümmetinin bütün kaynak ve değerlerini öğüten bir değirmene dönüşmüştür. Bu savaşın kazananı yoktur. Bu savaşın tek kazananı, İslam ümmetinin düşmanlarıdır. Bu savaşı körükleyenler, bilerek veya bilmeyerek küresel egemen güçlere hizmet ediyorlar. Farklı niyetlerle yıllar önce bu sürece dâhil olanlar, sürecin tamamen nitelik değiştirdiğini ve sürecin geldiği noktayı görmelidir. Özellikle bölgesel güçler, yapıcı bir misyon üstlenmelidir. Küresel güçlerin kullandığı kartlar, zor da olsa ellerinden alınmaya çalışılmalıdır. Her geçen gün, bu ateş daha fazla yayılmaktadır. Özellikle Türkiye ve İran bu süreçte bir an evvel ortak bir irade ortaya koymaz ve yapıcı bir rol üstlenmez iseler, bu süreç, uzun vadede her iki ülke için içinden çıkılmaz bir hale gelir. Suriye'de emperyalistlerin oluşturacağı yeni yapılanmalar, her iki ülkeye karşı bir tehdit olarak kullanılacaktır. Sürecin varacağı neticeyi şimdiden kestirmek lazımdır. Yarın çok geç olabilir. Suriyeliler de adil bir müzakere zemininde ve iradelerini ortaya koyarak, bir an önce bu felaketin önüne geçmeye çalışmalıdırlar. Suriyeliler, ya beraberce biri birlerinin hukukunu gözeterek var olacaklar veya onlar biri birlerini bitirirlerken, başkaları onların uğruna savaştıkları her şeye el koyacaktır. Ve yarın savaş bittiğinde, kocaman bir enkaz yığını kendilerini bekleyecektir. Bunca kanın ve kaybın neticesi, her şeyini kaybetmiş bir ülke ve halk olacaktır.

Filler tepişirken, çimenler ayaklar altında ezilecektir. Yarın filler gidecek ama zararını ezilenler çekecek ve belki de nesiller boyu bu zarar telafi edilemeyecektir.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar