Tüm Gazze’de, bilhassa Kuzey Gazze’de ve Cibaliye’de soykırım farklı bir boyuta evrilmiştir.
Gazze’nin kuzeyini işgal etmeyi ve “yerleşimci” dedikleri hırsız teröristleri buraya yerleştirmeyi düşünen terör örgütü israil, bahsedilen bölgeyi insansızlaştırmak için her türlü vahşete başvurmaktadır. Tüm saldırı ve kuşatılmışlığa rağmen topraklarını terk etmeyen Gazzeli siviller, evlerinden toplanmakta, kurşuna dizilmekte ve toplu olarak esir alınmaktadır. Toplu olarak esir alınan binlerce Gazzeli de her an infaz edilme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Soykırım ve vahşette sınır tanımayan terör çetesinin ev ev dolaşarak insanların infaz etmesi ve binlercesini bir araya toplayıp esir alması, vahşetin mutlaka durdurulması gereken aşamasıdır. Binlerce insan, infaz edilme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Vicdanlarımızın dirilmesi ve ayağa kalkmak için, yüreğimizde derin bir sızı hissetmemiz için daha kaç bin kişinin dünyanın gözü önünde infaz edilmesi gerekir? Daha kaç bin çocuğun gözlerimiz önünde parçalanması lazım? Daha kaç bin insanın diri diri yakılması gerekir?
İnsanların kurbanlık koyunlar gibi tek tek infaz edilmesi hala gözlerinizi açmıyorsa, o gözler hala gözyaşı dökmüyorsa, o gözleri çıkarın atın. Mazlumun acısını görmeyen gözler kafada bir yüktür sadece. Eğer hala kalbiniz sızlamıyorsa o kalpler sinelerde sadece bir yüktür. Sökün, atın gitsin. Bu kalbin yaşamaktansa, kuruyup gitmesi daha evladır. Vahşetin tırmanmasına paralel tepkiler de tırmanmıyorsa bu davada geriliyoruz demektir. Eğer kardeşlerimiz tek tek infaz ediliyorsa, o halde tüm ABD ve israil elçiliklerinin kuşatma altına alınması lazımdır. Tüm üslerin ablukaya alınması lazımdır. Artık ölüm kalım kertesindeyiz. Ya şimdi ya da hiçbir zaman…
O halde bedel ödeme iradesi ortaya koyarak sonuç getirebilecek eylemlerin, dünyanın her tarafında yapılması gerekir. Küresel intifada ateşi her yerde tutuşturulmalı ve insanlığın özgürlük ateşine evrilmelidir. Terör çetesi ve insanlık düşmanı siyonistlere ve destekçilerine hiçbir yerde rahat verilmemelidir. Terör çetesini destekleyen şirketlerin mallarını boykot ile beraber sürekli rahatsız edilmeleri gerekir. Her ülkedeki ABD, israil, İngiltere, Almanya başta olmak üzere siyonizme destek veren ülkelerin konsolosluk, büyükelçilik ve üsleri kuşatılmalıdır. İstikrarlı ve devamlılık arz eden bir ablukaya alınmalıdır. Nitekim HAMAS’ın bu yönde bir çağrısı olmuştu.
Buna benzer, eskinin tekrarı olmayan, ses getirecek nitelikli tepkilere ihtiyaç vardır. Kısacası; yapılabilecek ne varsa artık ciddi bir şekilde bir gayretin ortaya konulması gerekir. Tüm Müslümanlar; hatta tüm insanlık, kendi hükümetlerini harekete geçirebilmek için çaba sarf etmelidir.
Eğer devlet yetkilileri inisiyatif almıyorlarsa; sivil toplum kuruluşları ve sivil baskı grupları, kararlı ve ısrarlı bir duruş ile hükümetleri tavır almaya zorlayabilmelidir. Eğer devlet yetkilileri bu soykırım karşısında sadra şifa bir şey yapmıyorlarsa, bunun sorumlusu hem yetkililer hem de o yetkilileri zulüm karşısında durmaya sevk etmeyen kitlelerdir.
Bu vebal hepimizin. Sadece günü ve durumu kurtarmak için yapılan beyan ve eylemler hiçbir şekilde sonuç vermez. Gönlü özgürlükten yana olan tüm cesur yüreklerin ayağa kalkma ve küresel şeytanların recmedilme zamanı…
Gün, Lübnan ve Filistin’den yana olma zamanı. Gün; “hepimiz HAMAS, Hepimiz Hizbullah’ız” deme zamanı…
Selam ve dua ile