M. Zülküf YEL

İslam ümmetinin manifestosu

22.04.2016 10:15:00 / M. Zülküf YEL

Peygamber Sevdalıları Platformu`nun Diyarbakır`da düzenlediği  Kutlu Doğum etkinliğine yüzbinlerce kişi katıldı. Etkinlikte konuşan Platform sözcüsü, Ümmetin içinde bulunduğu duruma işaret ederek, 14 maddeyle vahdet ve kardeşlik çağrısında bulundu.

Bu tarihi manifestonun 14 maddesi şöyle:

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah`a mahsustur,

Salat ve selam O`nun kulu ve elçisi olan Muhammed`e âl ve ashabına olsun.

1. Ümmetin her cüz`ü bir bedenin azaları gibidir. Ümmetin bir cüz`üne yapılmış haksızlık ve zulmü tamamına yapılmış kabul ederiz.

2. Diller ve renkler Allah(cc)`ın ayetleridir. Farklılıklar, Rabbimizin buyurduğu üzere “TANIŞMAK” içindir;  farklılıkların tefrikayı körüklemek, üstünlük taslamak için kullanılması kabul edilemez. 

3. Ümmetin her zaman olduğu gibi ittihada, birlik ve beraberliğe, ihtiyacı vardır. Ümmet, bir ve beraber olursa güçlüdür.

4. Müslümanlar kardeştir.  Kavmî farklılıklarımız birbirimizi dışlamamıza; birbirimize karşı üstünlük taslamamıza sebep olmamalı; mezhep farkımız birbirimize düşmanlık yapmamıza yol açmamalıdır.                                                                                                          

5. İslam ülkeleri ve Müslüman toplumların nüfusları oranında temsil edileceği bir kurul oluşturulmalı;  bu kurul, ümmeti ilgilendiren her konuda kararlar alabilmeli, bu kurulun aldığı kararlar her İslam ülkesi ve toplumunu bağlamalıdır.

6. İslam  âleminde huzursuzluğun asıl nedeni,  dış güçlerin İslam âlemine müdahalesi ve işgalci siyonistlere huzur temin etme hırslarıdır. Dış güçlerin İslam âlemine müdahalesi son bulmalı, siyonistlerin işgal ettikleri topraklardan çıkartılması İslam ülkelerinin öncelikli hedefi olmalıdır.

7. Müslümanlar,  şerde değil, hayırda yarışmalı,  iyilik ve takva üzere  yardımlaşmalıdır. Müslümanların birbirleriyle çatışması sadece düşmanlarına yarar. Müslümanların birbirleriyle çatışmasına sebebiyet verecek her tür söylem ve tutumdan bütün Müslümanlar kaçınmalıdır.

8. İslam  âleminin sulh içinde olması,  bütün Müslümanların  ve bütün insanlığın  yararınadır. Her Müslüman, İslam âleminde sulha hizmet etmelidir.

 9. İslamsız bir Türklüğün,  İslamsız bir Kürtlüğün,  İslamsız bir Araplığın Allah`ın katında hiçbir kıymeti yoktur.  Hepimiz İslam`la şeref kazandık.  Kürd`e de Türk`e de Arab`a da şeref veren aziz ve muazzez İslam`dır.                                                                       

10. Başımıza gelen musibetler,  İslam`dan uzaklaşmamızdan kaynaklanıyor.  Bu musibetlerden kurtulmamız,  yeniden nefsimizden ailemize,  ailemizden toplumumuza,  toplumumuzdan devlet idaresine hayatın bütün alanlarında İslam`a sarılmamızla mümkündür.

11. “Allah(cc), her hak sahibine hakkını vermiştir.”  Talep edilmesine bakılmaksızın Allah`ın vermiş olduğu bütün haklar sahiplerine verilmelidir.

12. Diller,  Allah`ın ayetlerindendir.  İslam,  hiçbir dilin yasaklanmasına izin vermemiş,  aksine bütün dillerin gelişmesine imkân sağlamıştır.  Hiçbir dile yönelik kısıtlama ya da yasaklar kabul edilemez.  Hiçbir Müslüman bu yasaklardan yana olmamalıdır.             

13. İslam,  kimliğimizin esasıdır.  Halkımızı İslam`dan koparmaya çalışmak özünden koparmaya çalışmaktır.  Hiçbir güç,  bugüne kadar halkımızı İslami kimliğinden koparamadı,  bundan sonra da koparamayacaktır.  Bu yönde bir çaba içinde olanlar,  bu gerçeği görmeli;  Müslim, gayrimüslim herkese zarar veren bu tür çabalara artık son verilmelidir.

14.  Sorunlarımızı çatışarak değil,  sulh içinde çözersek hepimiz huzur ve selameti buluruz. Hepimiz, öncelikle sulhtan yana olmalıyız.

Peygamber Sevdalıları Platformu`ndan 14 maddelik anlamlı çağrısı, tarihi bir çağrıdır. Hatta bu çağrıya, “İslam Ümmetinin manifestosu” denilebilir. Bir geleneğe dönüşmüş olan Diyarbakır Kutlu Doğum Etkinliği, İslam ümmetinin vahdet ve diriliş kongresine dönüştürülmelidir. Sahip olmuş olduğu potansiyel ve iklimle; kardeşlik ve vahdeti, söylemden sahaya indirebilecek, bünyan-ı mersus hakikatini İslam ümmeti içerisinde inşa edecek yapı, bu yapıdır. Bu yapı, İslam ümmetinin sözcülüğünü üstlenebilir.  Tertip komitesinde İslam ümmetinin farklı halklarının temsilcilerine yer verilebilir. Vahdet ve kardeşlik misyonunun merkeze alındığı bu etkinlik, birkaç gün sürmelidir. Konferanslar ve paneller düzenlenip, İslam halklarının münasebetlerini yeniden ve sağlıklı bir şekilde inşa edebilecek bir zemin oluşturulmalıdır. “Diyarbakır Kutlu Doğum Etkinlikleri” denildiği zaman, İslam ümmetinin yıllık ‘Vahdet Ve Kardeşlik Kongresi` akla gelmelidir. Meydanlardaki etkinlik, bu tarihi sürecin finali olur. İslam ümmeti halklarının temsilcileri, platformda aile fotoğrafı çektirirler. Elbette böyle bir misyona sahip bir yapı için çok derinlikli ve nitelikli bir çalışmanın yapılması lazımdır. Şimdiden bunun alt yapısı için hazırlıklara başlanmalıdır.

Burada kaleme alınan ve okunan 14 maddeye bu ümmetin tüm fertleri onay verir. Başta Türkiye`deki Müslümanlar olmak üzere, tüm Müslümanlar, mutabık olunan bu konuları farklı zeminlerde müzâkere ederek, üzerinde konsensüs sağlanan bir fikriyata dönüşmesi ve uygulanması için gayret sarf etmelidir. Denilebilir ki Peygamber Sevdalıları Platformu, adeta  bu ümmetin tüm fertlerinin tercümanı olmuştur.

Selahaddin Eyyübi`nin misyonu ile meydanlarda İslam ümmeti adına haykıran İslam ümmetinin bu evlatlarının feryadını herkes işitmelidir. Bu gün İslam ümmetini, içerisine düşmüş olduğu durumdan kurtaracak olan reçete budur. Fazla söze hacet bırakmayan, Kur`an ve Sünnetin ruhu gölgesinde kaleme alınan bu tarihi çağrı, başta yetkililer olmak üzere, bu ümmetin fertleri tarafından yeniden okunmalı ve gereğinin tezahürü için çaba sarf edilmelidir. Hz. Muhammed, nasıl ki bu ümmeti, tek yürek ve şuur etrafında topladıysa, O`nun davası ve sevgisi de tespihin taneleri gibi dağılmış olan bu ümmeti bir araya getirebilir. İman edenler mazlumlar, nasıl ki O`nunla izzetin zirvesine çıktılarsa, O`nun davası da günümüz mazlumlarını izzetin zirvesine çıkarabilir. Kutlu doğum meydanları, İslam ümmetinin şuur ve izzet meydanları olmalıdır. Bu meydanlarda vahdet ve kardeşliğin tarihi yeniden yazılmalıdır. 

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar