M. Zülküf YEL

israilin stratejik düşmanlığı

23.09.2011 15:37:35 / M. Zülküf YEL

israil, Türkiye`nin stratejik düşmanı olduğunu bir kez daha en üst perdeden haykırıyor.

 

Türkiye`yi kuşatmak ve her türlü mahrumiyete mahkûm etmek için, elindeki tüm imkanları seferber etmeye başladı bile. Her türlü yönteme baş vuracağını açık açık söylüyor. Uluslararası hukuk açısından kabul edilemez olarak görülen yöntemlere açık açık sahip çıkıyor. Bu güne kadar genel anlamda İslam dünyasının göstermiş olduğu acziyet ve kişiliksiz siyasi duruş, israil`i bu denli cüretkâr kıldı.

Daima kirli yöntemlerin baş aktörü rolünü oynamayı seven siyonistler, tek başına Türkiye ile mücadele etmek yerine, Türkiye`yi başta Yunanistan olmak üzere Avrupa ile kapıştırmaya çalışıyor. Daha önce Kafkasya`da, Balkanlar`da yapmış olduğu stratejik ortaklık anlaşmaları ve oluşturduğu yeni siyasi ve askeri kuşaklarla Türkiye`yi çevirmeye ve yalnızlaştırmaya çalışan israil, bu sefer de tüm Avrupa`yı Türkiye`nin karşısına bir blok olarak koyup büyük bir kuşak oluşturmanın peşinde.

Büyük ayrışmalara sebebiyet verecek böylesi bir strateji, Batılılar açısından da bir kumar anlamına geldiği için, özellikle ABD bu stratejiye daha kontrollü bir politika ile yaklaşmayı tercih ediyor. israil, Doğu Akdeniz`de Rumlarla beraber yapmayı planladığı doğalgaz arama çalışmalarına Almanya, Fransa, Yunanistan`ı da dahil etmek suretiyle karşı cepheyi alabildiğine genişletmeye çalışıyor.

israil`in bu tavrından ve diğer bazı Avrupa devletlerinin olaya müdahil olmasında cesaretlenen Yunanistan bile israil`in bazı yaklaşım ve stratejilerini çılgınlık olarak değerlendirip reddetti. Yani israil, Ortadoğu`da oluşabilecek yalnızlaşmayı kırmak için çareyi büyük oynamada ve özellikle devrim yapan Arap ülkelerini aynı zeminde buluşturmak isteyen ve bu doğrultuda politika geliştirmeye çalışan Türkiye`ye geri adım attırmaya çalışmada arıyor.

Özellikle Ortadoğu`nun en güçlü aktörlerinden ikisi olan Türkiye ve Mısır`ın neredeyse stratejik ortaklık derecesinde yakınlaşmaları israil`i fazlası ile rahatsız etti. Mısır devrimi sonrası Mısır`ın dış politikada rotasını değiştirmesi ve bunun devamının geleceğinin işaretlerini güçlü bir şekilde vermesi, israil`i hem ekonomik, hem de stratejik açıdan çok zor duruma sokmaya başladı. Özellikle Erdoğan`ın Kuzey Afrika`ya düzenlediği ve adeta bu ülkeleri siyasi ve ekonomi olarak tek kuşakta buluşturmaya çalıştığı gezisi ve bu gezi esnasındaki açıklamaları, israil tarafında büyük bir tehdit olarak algılandı.

 Ortadoğu`da dengeler yeniden şekilleniyor. Amerika istediği halde, yeni denklemin oluşum arefesinde israil`e sınırsız destek sağlamak yerine ihtiyatlı davranmayı tercih ediyor. Türkiye gibi bir müttefikini kaybetmeyi göze alamıyor. Bu yüzden Beyaz Saray`dan gelen talep üzerine, Erdoğan ve Obama arasında teamüllerin dışında uzunca bir görüşme programlandı. Arap devrimleri ile oluşan olumsuz atmosferi minimize etmeye çalışan israil, Erdoğan`ın ters yöndeki diplomatik atakları üzerine tüm gücünü seferber ederek Türkiye`yi geri çekilmeye zorlamak istiyor. Bu bağlamda israil,  karşılıklı olarak çıkar birliği içinde olduğunu ilan ettiği PKK` yi de kullanıyor. Ankara`da düzenlenen saldırı da PKK üzerinden Türkiye`ye verilmek istenen bir mesajdır. Daha önce israil`in müttefiki olan ve devrim yaşayan Araplar, böyle giderse askeri ihaleler dahil olmak üzere rotayı Türkiye`ye çevirebilir ki; bu da Arapların israil`e karşı daha rahat hareket etmelerini sağlayacak bir faktör olur.

İslam Âlemi`nde mevcut statükonun korunmasından yana olan ve kendisi ise yeni stratejik ortaklık arayışlarının peşinde olan siyonistler her değişim hareketinden ve yeni politik eksenlerin oluşmasından rahatsız. Eski çarkların istedikleri istikamette dönmesi için her türlü kirli oyun ve entrikalara başvuracaktır. Ama eğer Türkiye kararlılığında devam ederse, çok şey değişecek. Özellikle İran ile politik gerilim yaşayan ABD, bu bölgedeki stratejik müttefikini kaybetmek istemediği için, bazı hususlara istemese de göz yummak zorunda kalacaktır. Bölgede, tansiyon bu şekilde yükselmeye devam ederse, onlarca yıla etki edebilecek bir fay hattı kırılması yaşanabilir. Yeni ittifaklar, siyasi ve askeri kuşaklar oluşabilir.

Herkesin şunu bilmesi lazım ki; Mavi Marmara katliamı, israil ile yaşanan kırılmanın bahanesi oldu. Zaten uzun zamandır israil yeni arayışlarını çoktan başlatmıştı ve PKK`ya verdiği destek ise çok uzun yıllar öncesine dayanıyor. Ama bazı basiretsizler Filistin davasına sahip çıkmayı Türkiye için bir macera olarak görüp israil`le çekişmenin faturasını buna bağlıyorlar. israil daha evvel de Türkiye`nin düşmanıydı şimdi de…

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar