M. Zülküf YEL

Dört Tekbir ve bir Fatiha

13.03.2011 21:41:28 / M. Zülküf YEL

Globalleşen dünyada her sarsıntı, kurulu küresel dengeleri sarsmaya devam ediyor. ABD; bir yandan bu sarsıntıların etkilerini kendine bakan yönü ile minimize etmeye çalışırken, diğer yandan da deprem sonrası oluşacak sitemleri avuçlarına almanın ve kendi çizdikleri mecrada şekillendirmenin planlarını yapıyor.   

 Tüm dünya kamuoyunda Kaddafi aleyhine olumsuz bir atmosfer meydana gelmişken, ABD, bu durumu ranta çevirmenin telaşı içerisinde. Daha önce başka İslam coğrafyalarını işgal ederken oynadığı oyunun aynısını Libya`da da oynamayı düşünüyor. Libya`daki ayaklanma devam ederken, ABD ve İngiltere Akdeniz`e hatırı sayılır bir donanma gücü gönderdi. Libya`yı işgal edebilmek, böylelikle süreci kontrol altına alabilmek ve petrol kuyularına konmak için şimdiden kamuoyunu hazırlamaya çalışıyor. Bu amaç için de sözde uluslar arası bir kurum kimliğine sahip NATO`yu kullanacak. Her zaman olduğu gibi; işgal, zulüm ve talanlar, bu şemsiye altında yapılacak. Libya`daki bazı ABD muhipleri de sanki Libya halkı bir müdahale istiyor gibi bir hava oluşturmaya çalışıyorlar. Durumdan vazife çıkarmayı alışkanlık haline getiren ABD ve Batı, Libya halkının hamiliği kostümünü giymeye soyunuyor. Güya Kaddafi`nin katliamlarını kabul edilemez buluyorlarmış. ABD; Irak, Afganistan ve diğer coğrafyalarda olduğu gibi, Müslüman kanı ile vaftiz olmanın sinyallerini veriyor. Kaddafi`nin katliamlarını durdurma adına, Kaddafi`ye rahmet okutacak vahşet ve katliamlara imza atabilir. Kamuoyu nezdinde tepkileri azaltmak için de El Kaide`nin Libya`yı ele geçirebileceği yalanını uyduruyor.

ABD, müttefikleri ile beraber daha fazla, olası sürprizlere  yakalanmamak için şimdiden müttefiki israil`i silahlandırmayı hızlandırdı. Askeri yardım bağlamında 20 milyar dolarlık bir askeri yardım paketi açıklandı. ABD ve müttefikleri, Arap yarımadasında meydana gelen olayların etkilerini kontrol edilebilir hale getirebilmek için şimdiden kolları sıvamaya başladı.  Özellikle israil`in güvenliği için bütün imkânlarını seferber etmiş durumdalar. Bu bağlamda olmak üzere, bazı konularda israil`den Filistin konusundaki politikalarının revizesini isteyebilirler. Çünkü oluşabilecek yeni denklemde israil`in eski politikaları ABD`nin de bölgedeki çıkarlarını bir hayli zora sokabilir.  ABD`nin telkiniyle İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, geçici sınırlar içinde bir Filistin devleti kurulmasına yönelik planlarını açıkladı.

Bahreyn ve Yemen`de meydana gelen halk hareketleri de ABD`yi ziyadesiyle tedirgin ediyor. Bu bölgedeki ABD tedirginliğinin asıl nedeni, bu coğrafyalardaki değişimlerin yanı sıra, daha ziyade bu değişimin Suudi Arabistan`a dönük yansımalarıdır. Dünya petrol rezervlerinin sahipliği bakımından ikinci ve en fazla petrol çıkaran ülke sıralamasında liste başı olan Suudi Arabistan, aynı zamanda ABD`nin bölgede icra ettiği tüm icraatlarının tartışmasız en büyük destekçisidir. ABD silah şirketlerinin en büyük alıcısı ve silah pazarı durumunda. Özellikle petrol piyasasının ABD`nin istediği şekilde oluşmasında da başrolü oynuyor. Kısacası belki de ABD`nin bir daha bulamayacağı bir işbirlikçi düzen. Sadece ABD ve Avrupa ülkeleri değil, Rusya, Çin ve Hindistan gibi dünya ekonomisine yön veren diğer ülkeler de bu ülkede olabilecekleri tahmin etmeye çalışıyorlar.  Bölgesel siyasi ve ekonomik denklemin unsurlarından biri olan Suudi Arabistan`da başlayacak bir istikrarsızlık; hem Ortadoğu`yu,  hem de global çapta siyasi ve ekonomik ilişkileri alt üst edecek bir nitelikte olabilir. Böylesi bir depremin yansımaları, tahmin edilenin ötesinde olabilir. İşte kısaca değinmiş olduğumuz hususiyetleri üzerinde toplayan böyle bir rejimin düşmemesi için, ABD bütün imkânlarını seferber edecektir. Zaten şu anda bile, Suudi rejimi ağırlıklı olarak on binlerce kişiden müteşekkil ABD özel güvenlik şirketlerince korunmaktadır. Yemen ve Bahreyn`deki çatışmaların kendisini de etkileyeceğini bilen Suudi hanedanı olaya direk müdahil oluyor. Hatta buradaki isyancılarla Suudi kuvvetleri arasında çatışmalar yaşanıyor. Suudi jetlerinin saldırısına uğrayan direnişçiler, bazı Suudi köylerine saldırıp ele geçirdiler.

Özetle; zulmün ve istibdadın kaleleri birer birer yıkılırken, zalimler yeni piramitler inşa etmenin hesaplarını yapıyorlar. Müslüman halklar, süreci iyi kontrol etmeli ve kuklalarla uğraşıp bir asırlarını daha heba etmemelidirler.

 

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar