Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şöyle bir açıklaması ajanslara düştü: “İslam düşmanlığıyla mücadele için de daha fazla çaba harcamamız gerekiyor. Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıları engellemek, faillerinin hak ettiği cezayı almasını sağlamak hepimizin asli görevidir."
Ne yazık ki engellememiz gereken sadece bununla sınırlı değil. Bakalım daha engellenmesi gereken ne meselelerimiz var?
Geçen gün çarşıda yürürken dükkânının önünde oturmuş bir arkadaşıma rast geldim. İşler nasıl diye sordum, “Berbat” dedi. Berbat demek yeni lireratürde kesatın bir altı demek. Eskiden işler kötü olduğunda kesat kelimesini kullanır, işler kesat, derdik. Şimdi ise millet işler berbat, diyor. Sorumu arkadaşıma sorduğum esnada başka biri yanımıza geldi. O da geçim sıkıntısı yaşayanlar takımındandı. O da dert yanıyordu. Ben de onlara bir moral vermek istedim; Türkiye zaman zaman böyle ekonomik krizler yaşıyor ve bu millete de yansıyor. Neticede bu sorunlar da aşılıyor. İnanıyorum ki fazla uzun bir zaman geçmeden bu sorun da aşılacaktır” dediğimde aramıza yeni katılan kişinin tepesinin tası attı. Makineli tüfek gibi konuştu; bu sorun nasıl aşılacak? Söyler misin hırsızlık mı azalacak? Rüşvet mi azalacak? Üst düzey memurlar şatafatlı hayatlarından vaz mı geçecekler?
Kimse artık çalıp çırpmayacak mı diyorsun? İsraf ve lüzumsuz harcamalar artık duracak mı diyorsun? Biz buralarda sürünürken üsttekilerin bir elleri balda, bir elleri sazda olmayacak mı diyorsun?
Belediyelerin bizim vergilerimizle sosyal ve kültürel etkinlik, park şenlikleri adı altında düzenlediği çılgın konserlerde harcanan milyarlar fakirlere mi dağıtılacak diyorsun? Kamu malının gereksiz harcanma sevdasından vazgeçileceğini mi söylüyorsun?
Zenginleri daha da zengin eden, fakirleri daha da fakir eden bu çarkın kırılacağını mı söylüyorsun?
Hükümet Titanik Gemisi’nde olduğumuzu hatırlayacak mı diyorsun?
Benzin yüklü bulutlardan yağan ağır moleküllü vergilerin yanan bu ateşi söndüreceğini mi söylüyorsun?
Akaryakıtları vergi dışı olan lüks yatların akaryakıtlarının artık vergi içi, çiftçilerin traktörlerinin vergi içi olan akaryakıtlarının bundan sonra vergi dışı olacağını mı söylüyorsun?
Asgari ücretten, çocuk bezinden, çocuk mamasından alınan verginin sıfırlanacağını, vergisi sıfır olan zengin malı pırlantanın vergiye tabi tutulacağını mı söylüyorsun?
Bundan sonra zenginlerin borçlarının silinmeyeceğini, fakirin borcunun silineceğini mi söylüyorsun?
AK Parti hükümetinin kendisine yapılan ikazlara kulak kabartacağını mı söylüyorsun?
Sonra bizden iki metre uzakta oturmuş bir gence döndü: “Ben yine de bunun gibi evlenemeyen gençlere üzülüyorum. Bir yuva kurma imkânları yok. Hayat pahalılığının fay hatları bu gençler. Olan bunlara oluyor”
Bunları duyan bizim genç de bıyık altından gülüyor, telefonda bir oyun oynuyordu. Sanki hiçbir şey umurunda değildi. Boşa atmış, ileriye yönelik hiçbir hedefi ve beklentisi olmayan modundaydı.
AK Parti son düzlükte engelli koşuyor. Sohbetimizin öznesi olan şahsın anlattığı, yıllar içinde AK Parti hükümetlerinin kendi elleriyle koyduğu ve yükseklik verdiği bu engelleri aşabilecek mi bakalım?
Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın engellemesi gereken bir düzine mesele olduğu açıktır. Bizimkisi hepsini tek tek sıraladı. Top artık hükümette. Top ellerinde patlasa şaşırmayacağız. Çünkü engelleri aşmak için bir antrenman yaptıklarını görmüyoruz.