Geçen gün gecenin ilerleyen saatlerinde bir arkadaşım aradı; “Hayırdır inşaallah” diyerek telefonu açtım. Selam vererek başladı. Selamındaki ses tonu da farklıydı. Üzüntü, keder, dert, endişe onun ses tellerinin ayarını bozmuştu. Selamdan sonra hemen meramına geçti; “Ev sahibim aradı, kira ücretine %100’e yakın bir oranda zam yaptı. Daha önce kira ücretim 2 bin 500 liraydı. Ev sahibi kira ücretin bundan sonra 4 bin 500 liradır’ dedi. İtiraz edecek gibi oldum. İnsafa davet edecektim. ‘Ya bu ücreti ödersin ya da çıkarsın’ dedi. Ben bu kirayı ödeyemem. Bildiğin ucuz kiralık evler var mı?”
Bizim kiracı ev sahibini insafa davet etseydi de ev sahibi davetine icabet etmeyecekti. Son dönemlerde insaf bu diyarlardan göçmüş gibi…
Ertesi gün neredeyse gün boyu bu arkadaşla beraberdik. Akşamüzeri bana: “Dünkü kira meselesi yüzünden doğru dürüst uyumamışım. Başım dünden beri ağrıyor” dedi. Aralarında imzalanmış bir kira sözleşmesi de olmadığı için elleri de ev sahibine karşı bağlıydı.
Kartopu gibi büyüyen, önü alınmazsa petrolüyle beraber Gabar Dağı’nı da altında bırakacak olan bir toplumsal sorunla karşı karşıyayız. Bu yaradan akan kandan haberi olmayan kimse kalmadı. Anlaşılan millet pansuman tedavisine bile rıza gösterecek ama o da yok.
Barınma sorunu kontrolden çıkmış, konut satışları, kira bedelleri akıl almaz boyutlara ulaşmış. Bazı kira bedelleri dudak uçuklatıyor, kira bedelleri kan akıtıyor. Kiracılar ev sahibini, ev sahipleri kiracıları öldürüyor. İktidarının 22. yılını yaşayan hükümetin bir zamanlar dillendirdiği bir söylemi vardı. “Çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemi” diye. Bu kadar tecrübeli hükümete ve son zamanlardaki gelişmelere baktığımızda hükümet şimdi de yamaklık dönemi mi yaşıyor? diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.
Fakir bunca tecrübe sonrası rahat bir nefes alması gerekirken ne yazık ki ümüğünün sıkıldığını görüyoruz. Bu resim bize bir şeyi net olarak anlatıyor; ekonomi politikalarında yanlış bir yol izleniyor. Kira fiyatları birçok maaşı ekonomi caddesinde sollamış durumda. Böyle bir yolda kazaların olması kaçınılmazdır.
Hüsnü niyetini koruyup Erdoğan’ın bu zamlardan haberdar olmadığını söyleyenler var. Haberdar olmaması, devletin başı olması hasebiyle zaten başlı başına bir eksiklik ad edilir. Ama değil. Erdoğan, olagelenlerin tümünden haberdar. Geçen gün yurt dışı gezilerinin ardından şunları söyledi: "Fahiş kira artışını ve konut fiyatlarını durdurmak için gerekirse ceza uygulamasına gideceğiz. Vatandaşımızın alım gücünü düşürmemek, enflasyona ezdirmemek için yaptığımız zamlara göz diken ev sahipleri bunun bedelini ödemek zorunda kalacak. Fahiş kira artışı, yanlarına bu kar kalmayacak.”
Kimileri de Erdoğan’ın bu tehditleri için; “Birkaç gün sonra bütün bu söylediklerini unutacak. Klasik tehditlerinden” demektedir. Ne yazık ki enselerinde boza pişirilmesi gerekenlerin enseleri kalınlaştırılıyor.
Sorun varsa ki vardır. Çözümü de vardır. Bakınız HÜDA PAR Batman Milletvekili böyle bir sorun için nasıl çözüm önerileri geliştirmiş bir bakalım: “Birden fazla evi olanlara yönelik vergi artışları olmalı. TOKİ eliyle dar gelirli vatandaşlara konutlar yapılmalı. Dar gelirlilerin konut sahibi olmaları için adımlar atılmalı. Konut yapımındaki girdi maliyetlerinin artışları frenlenmeli. Konut yapımı teşvik edilmeli. Dar gelirli vatandaşların rahatlatılması için yeni paketler oluşturulmalı. %25 kira artışı sınırlandırması denetim altına alınmalı. İhlal durumunda caydırıcı cezalar olmalı”
Yazımın bu kısmına geldiğimde bir işim için dışarıya çıktım. Bir arkadaşla karşılaştım. Çok dertli görünüyordu, dert aynı dert idi: “Kiram 900 liraydı, ev sahibi kiramı 2 bin 500 liraya çıkardı. Hesabına gelmezse çıkarsın dedi.”
İnsanın öz yurdunda garip, parya ve kiracı olması zor bir durum…