Hepimiz an itibarıyla ekonomiye kafayı takmışız. Hal böyle olunca da Türkiye’nin tek ve yegâne sorununun ekonomi olduğunu, hayat pahalılığı olduğunu, ödenemeyen kiralar olduğunu, fahiş fiyat yükselmeleri olduğunu, ikinci el araç fiyatlarının sıfır araç fiyatlarını geçmiş olması olduğunu sanıyoruz. Ama öyle değil…
Kimsenin ne insaniyet namına ne de Allah rızası için el atmadığı çok çok önemli bir sorunumuz daha var: Başıboş köpekler sorunumuz. Bu başıboş köpekler bu yılın ilk altı ayında kaç kişiyi öldürdü biliyor musunuz? Tam 18 kişiyi öldürmüşler. Bunların 7’si çocuk. Yaralı hesabı bir yana. Geçen sene de toplam 33 kişi sokak köpekleri tarafından öldürülmüş. Bir buçuk yıldır başıboş köpekler 51 ocağa ateş düşürmüş. Bu sayılar basına yansıyan sayılar. Yılın ilk altı ayında dedik Allah göstermesin diyerek göstergelere göre başıboş köpeklerin daha alacağı canlar, öldüreceği vatandaşlarımız var. Bu ben olabilirim, siz olabilirsiniz. Yarın öbür gün okullar açılıyor bu benim çocuğum olabilir, sizin çocuklarınız olabilir. Ama ensesi kalın birisi ve onun çocuğu olmayacaktır bunu söyleyebiliriz. Önce sokak köpekleri diyorduk, şimdi başıboş köpekler diyoruz, bu gidişle yarın öbür gün de onları katil köpekler diye isimlendireceğiz.
Bu sorun her geçen gün biraz daha büyüyor. Dediğimiz gibi ne insaniyet namına ne de Allah rızası için kimse de kartopu gibi büyüyen bu soruna bir el atmıyor. Ülkemiz, sokaklarımız belgesellerde gördüğümüz sokaklarında maymunların gezintiye çıktığı Hindistan, Bangladeş ve Nepal gibi Asya ülkelerini andırır oldu. Biz kalkmış Avrupa Birliği diye tutturuyoruz. Avrupa’nın hiçbir ülkesinde bizim sokaklarda olduğu gibi başıboş köpekler cirit atmıyor. Çoluk çocuğa saldırmıyor, öldürmüyor. İnsanımız bu kadar mı değersiz demekten kendimizi alamıyoruz!
Ne yapıyorsak ne ediyorsak ne yazıyorsak ne çiziyorsak şu başıboş köpekler sorununa çözüm için adım atılmıyor, haber değeri atfedilmiyor. Ne de olsa haberciliğin temel kurallarından biri işliyordu: “Köpeğin insanı ısırması haber değil, insanın köpeği ısırması haberdi.”
Nasıl yani olayı gündeme taşımak için biz de kalkıp köpek mi ısıralım?
İnanınız böyle de yaparsak, köpeklere saldırır köpekleri ısırırsak bazı televizyon kanalları köpek güzellemesi yapacak ve: “Yolda kendi halinde seyreden başıboş zavallı bir köpek, şehir eşkıyası tarafından ısırıldı. Çığlık çığlığa bağıran zavallı hayvana yoldan geçen bir veteriner ilk müdahalede bulundu. İlk tedavisinin ardından zavallı hayvan ambulansla hastaneye kaldırıldı. Olaya karışan köpeği ısıran şehir eşkıyası ifadesi alınmak üzere karakola götürüldü. Bu olayın bir daha yaşanmaması için yetkililere çağrıda bulunuyor, zavallı başıboş köpeğe Allah’tan acil şifalar diliyor, tekrar doğal yaşam alanı olan sokaklara sağlıklı, dişleri daha keskin bir şeklide dönmesini temenni ederek bir sonraki haberimize geçelim” diyeceklerdir. Öyle dramatize edecekler ki sizi büyüleyecek köpeğe ağlayacak, köpeği ısıran vatandaşa lanet okuyacaksınız…
Gerçekten ama klasik anlamda söylemiyorum; “Nerede bu devlet?” Devlet insan gibi iki kolu olan değil, her soruna uzanan kolları olan aygıt değil mi? Öyleyse hani başıboş köpek sorununa uzanacak devletin kolu? Yoksa o kol felç mi olmuştur. Eğer durum bu ise başıboş köpekler sorunumuz gibi başıboş bir devlet sorunumuz da baş göstermiştir.
Yoksa başıboş köpekler vergi ödemedikleri için mi başıboş bırakılmış? Nereden bakarsanız bakın, hangi açıdan bakarsanız bakın devlet yönetiminde bir başıboşluk göze çarpıyor.