Mübarek Ramazan ayındayız ve yine Kudüs, Mescid-i Aksa ve Gazze esas gündemimiz. Her yıl Ramazan ayında rutine dönüşen saldırılar, bu yıl Aksa Tufanı sonrası 5 ayı aşkın süredir devam etmekte. On binlerce şehid ve yaralı ile tam bir vahşet yaşanmaktadır. Bir yandan katliam ve barbarlık devam ederken, diğer yandan bir avuç yiğidin destansı direnişi, israil ve tüm dünyayı şaşkına çevirmiş durumda. Ölüme hazır olan cesur bir topluluk, ölümden çok korkan topluluğa galip olacaktır inşallah. Ebu Ubeyde’nin ifadesiyle israil’in gaflet içinde olanlarla savaşma dönemi bitti. Zira karşılarında onların dünyayı sevdiğinden daha çok ölümü seven bir topluluk var artık. Allah Resul’ünün (a.s.) buyurduğu gibi, ölüm korkusu ve dünya sevgisidir Müslümanı düşman karşısında çer-çöp haline getiren. Ama bu yiğitler ölüme dost olmuş, dünya umurlarında bile değil. İşte Ramazan ayı nasıl ki on bir aya sultan olduysa, Gazze de bugün ümmete sultan olmuş, ümmetin azizi olmuş. Yine Ramazan ayı nasıl ki muhasebe ve arınma ayı ise, Gazze de ümmetin muhasebe yapma vesilesi olmuş ve ona karşı alınacak tavırla arınma ihtimali ortaya çıkmıştır. Ebu Ubeyde’ye atfedilen söz gereğince, Allah kimleri layık görürse onları Kudüs’e ve Mescid-i Aksa’ya hizmet ve destek ehlinden kılmaktadır. Bunu yapamayanlar, bu büyük şereften mahrum olduğundandır.
Daha önce aylardan bir ay iken, on bir aya sultan olan Ramazan, bu ayda inmeye başlayan Kur’an ile nasıl ki şeref kazandıysa, yine Kur’an, övdüğü ve kıymet biçtiği Mescid-i Aksa için mücadele eden bu yiğitleri de sultan yaptı, aziz kıldı. Kur’an, kıymet verdiği bir ideal uğruna mücadele edeni sultan eder, aziz eder. Türkiye’de yaşayan Gazze’li akademisyen Mahmut er-Rantisi, Gazze halkındaki direniş ruhunun arka planını anlatırken, bunu tümüyle Kur’an’a dayandırmaktadır. Zira bu halk Kur’an’la içe içedir ve sabrını, direniş gücünü tamamen Kur’an’daki sabır övgüsünden almakta, sabredenlerle beraber olduğunu vadeden Yüce Allah’a dayanmaktadır. Gazze’nin kelime kökünün “güçlü”, “güçlü kale”, “güçlü şehir” gibi anlamlar taşıdığı ifade edilir. Bugün maddi ve fiziki olarak güçten mahrum olsa da Gazze dünyanın en güçlü, en dirayetli, en sabırlı ve en imanlı bir halkın mekânı olmuştur. Maddi güç elbette ki önemlidir ve sebeplere sarılma, yani sünnetullaha uyma konusu ihmal edilmemelidir. Ama bu güç manevi güç ile birlikte anlam kazanır. Yoksa ümmetin sayı ve potansiyeli daha ne kadar olursa kuvvet kazanacaktır acaba. Şöyle güzel bir söz paylaşıldı bu süreçte, "Bedir’de 313 mücahittik, Gazze için daha 2 milyarız." Evet, hâlâ sayımız zafer için az maalesef! Ama manevi güçten mahrum oldukça, sayımız milyarları katlasa da bir anlam ifade etmeyecektir. Ramazan ayı Kur’an ve maneviyat açısından önemli bir fırsat, istifade etmek nasip olur inşallah.
Ramazan ayı ayrıca zorluk ve meşakkatlerle saflaşma ayıdır. Gazze, yaşadığı açlık ve yokluk içinde her gün saflaşıyor ve kıymet ayarı her geçen gün yükseliyor. Onlar kurban olmakta, aç ve susuz kalmakta ama Aksa’nın izzetinden tavizleri yoktur asla. Üstad Bediüzzaman’ın Ramazan risalesinde ifade ettiği gibidir halleri.
"Ramazan-ı Şerifte kalb, ruh ve akıl gibi letâifin o mübarek ayda oruç vasıtasıyla çok terakkiyat ve tefeyyüzleri vardır. Midenin ağlamasına rağmen, onlar masumane gülüyorlar.”
Onlar belki ağlayan bir mideye sahip ama onların diri ve mutlu bir yürekleri, ruh ve akılları var. Mühim olan da bu zaten. Zira ruhu aç olanın hali, midesi aç olanın halinden çok daha kötüdür. Aliya İzzetbegoviç’in güzel ifadesiyle, "en kötü kombinasyon, boş bir ruh ile dolu bir midedir." Ramazanı sadece boşalıp dolan salt bir midenin harbi olarak değil, mideyi aç bırakmak suretiyle kalp ve ruhu yüceltme vesilesi olarak görmektir esas olan.
Ramazan esas itibariyle ümmet olmaktır, bu şuuru kazanma ve sürdürme vesilesidir. Bir başına yaşanacak bir ibadet ve zaman dilimi değildir Ramazan. Hele ki bugün ümmeti izzetlice ve hakkıyla temsil eden Gazze örneği varken, bu şuurdan mahrumiyet çok şey kaybettirir. Bedirde ashabı kiram Ramazan orucunu bozup mücadele etmekle emrolunmuştu. Zira o gün, ümmet olma şuuruna sahip olan ashabı kiram, ümmetin izzetini bireysel ibadetinden aziz bildi. Ramazan ve ibadetlerine kıymet biçilemez evet, ama kendisiyle şeref bulduğu Kur’an’ın aziz kılmak istediği ümmetin izzet, şeref ve hürriyeti çok daha azizdir.
Bu vesileyle, Ramazan’ı on bir aya sultan yapan ve Gazze’yi aziz kılan Kur’an’ı hakkıyla idraklere sunacak, gerçek anlamda ümmet olmayı kazandıracak Ramazanlar diliyorum.
SERTAÇ TEKDAL