İsmail Heniyye’nin şehadetinden sonra; İran, siyonist işgalcilere yönelik bir mukabelede bulunacağını belirtmiş ve bunu istediği zamanda ama kararlılıkla yerine getireceğini ısrarla vurgulamıştı. Gazze’de bir ateşkesin sağlanma ihtimali bu mukabelede bulunma sürecini uzatmış ve katil siyonistler de psikolojik savaşın en uç aşamalarını devreye koyarak, yerli ajanları üzerinden bütün Müslüman halkları zehirleme yoluna gitmişlerdi.
Maalesef, basının çoğunu ve özellikle ekranların neredeyse tamamını işgal etmiş olan siyonist tasmalı ajanların, bu psikolojik savaşı amacına ulaştırma noktasında başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Bu söylemler; ‘Müslümanların asla işgalci siyonistlere karşı bir mukavemet gösteremeyecekleri, şayet bir girişim olursa bile büyük bir hüsranla neticeleneceği’ kara propagandasını hemen her gün koro halinde böğürüp durdular.
Daha önce 13 Nisan’da İran, siyonist işgalcilerin Şam’daki konsolosluk personeline yönelik gerçekleştirdiği terör saldırısına karşılık olarak bir füze saldırısı düzenlemiş, katil Yahudilerden önce bu tasmalı elemanlar, hep bir ağızdan ‘bu füzeler tavuk kümeslerini vurdu’ teranesini dile getirmeye başlamışlardı. Oysa ilk defa, katil siyonistlere yönelik bir füze ve dron saldırısı gerçekleştirilmiş ve ABD, İngiltere, Ürdün, Suudi başta olmak üzere küfür cephesinin diğer bütün ülkeleri, askeri bütün imkânlarını kullanarak bu saldırıyı önlemeye çalışmış buna rağmen sınırlı da olsa siyonist işgalcilerin askeri üsleri vurulmuştu.
Ortadoğu’daki dengeleri alt üst eden bu askeri operasyondan sonra, ağızbirliğiyle siyonizmin bütün tasmalı elemanları; ‘bu füze saldırısını küçümsemiş, demir kubbe bunların tamamını imha etmiş, birkaç tanesi de boş tarlalara düşmüş’ dolasıyla hiçbir başarı elde edilmemişti. Daha sonra uydu görüntüleri ve basına düşen görüntüler tasmalı elemanların algısını boşa çıkarmış ve sınırlı da olsa başarılı bir operasyon gerçekleşmişti.
Siyonist işgalcilerin, Gazze’de bir ateşkese yanaşmayacakları anlaşılınca, 1 Ekim’de İran, daha önce planladığı füze saldırısını gerçekleştirmiş ve siyonistlerin üç büyük askeri üssü dâhil olmak üzere onlarca askeri hedefi başarılı bir şekilde imha ettiğini duyurdu. Balistik ve hipersonik füzelerin kullanıldığı bu başarılı operasyonda, siyonistler basına uyguladıkları sansür ve karartmalarla şimdilik tahribatın boyutunu gizlemeye devam etmektedirler. Ancak bir önceki saldırıdan on kat daha büyük ve daha etkili füzelerin kullanıldığı bilindiğine göre uzmanların ifadesiyle operasyonun tahminlerin ötesinde başarılı olduğu ifade edilmektedir.
Gazzeli kadın, çocuk başta olmak üzere bütün mazlumların yüzünün bir yıldan beridir ilk defa güldüğü bu izzetli operasyonla, yereldeki tasmalı elemanların ise büyük bir endişe, panik ve sinsi bir dil ile siyonist efendilerine zillet içerisinde sahip çıkmaya çalıştıkları görüldü. Katil Yahudiler tarafından soykırıma uğratılan 40 binden fazla Müslüman sivil için hiçbir endişesini şimdiye kadar dile getirmeyen bu zelil ajanlar; İran’ın füzeleri karşısında birden siyonist katiller için endişelenmeye başladılar.
Bugüne kadar; kim siyonist işgalcilere karşı bir çakıl taşı dahi atmışsa, çok onurlu bir eylem gerçekleştirmiş demektir. Kim bu katiller sürüsüne karşı bir protesto, bir boykot veya fiili bir mücadeleye girişmişse insanlığın izzet ve şerefi adına adım atmıştır demektir. Hele siyonistlerin katliamına, işgallerine ve barbarlıklarına karşı askeri bir operasyona girişmişse ve caydırıcı olabilecek adımlar atmışsa, ümmetin onur ve izzetini yeniden ayağa kaldırmış demektir.